Dr. Ağır; “Devlet Vatandaşı, Vatandaş da Devleti Kandırıyor”

2023 yılının ilk günleri yaklaşırken gündemdeki en önemli konulardan olan asgari ücret, maaş zamları ve emeklilikte yaşa takılanlar gibi konularda sorularımızı cevaplayan İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı Dr. Adnan Ağır; “Bu ülkede emeklilik yaşı, sosyal güvenlik sistemi, asgari ücret 70 yıldır tartışılır, durur. Aslında işin özünde devlet vatandaşını kandırıyor, vatandaş da devletini” dedi.

Dr. Ağır; “Devlet Vatandaşı, Vatandaş da Devleti Kandırıyor”

İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı Dr. Adnan Ağır, ekonomik açıdan zor sürecin yaşandığı ülkemizde çalışan, işveren ve devlet üçlüsünün gündemindeki en önemli başlıklardan olan asgari ücret, maaş zamları ve emeklilikte yaşa takılanlar konusunda Gazetemiz Sahibi Mehmet Emin Danış’ın sorularını cevapladı.

Detaylı açıklamalarıyla gündemdeki konuları yorumlayan Dr. Adnan Ağır’la yaptığımız söyleşi şöyle:

DANIŞ- İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı bir hemşerimizsiniz. Yıllardır çeşitli kurum ve kuruluşlarda, üniversitelerde bu alanda başarılı çalışmalarınız oldu, sizi tebrik ediyorum. İlk olarak gündemdeki en önemli konulardan başlayarak bize aydınlatıcı bilgiler vermenizi talep ediyorum.

AĞIR- Bu ülkede emeklilik yaşı, sosyal güvenlik sistemi, asgari ücret 70 yıldır tartışılır, durur. Aslında işin özünde devlet vatandaşını kandırıyor, vatandaş da devletini.

DANIŞ- Nasıl?

AĞIR- Nasıl mı? Devlet derken onu yöneten iktidar gücünü kastediyorum. Son zamanlarda gündemde emeklilikte yaşa takılanlar konusu var ve son hızla yeni bir yasa tasarısı daha doğrusu yeni bir depremle karşı karşıya kalıyoruz. Neden mi? Emeklilik konusunun tarihçesini bilmeyenlere hatırlatma zorunluluğumuz var. 1950, Menderes Başbakan ve iktidara geldiğinde aktüeryal dengenin sağlanması için emeklilik yaşını var olanın üzerine çıkararak işe koyuluyor. Hem 1965 hem de 1969, rahmetli Demirel seçim öncesi emeklilik yaşını düşüreceğini vadediyor, Başbakan oluyor ve emeklilik yaşını düşürüyor. 1986 birinci Özal hükümetinde yaş tekrar yükseltiliyor, beş yaş yukarı çekiliyor, 1991’de Demirel iktidara yeniden geldiğinde 1992’de yaş bir daha düşürülüyor. 1999’da Ecevit iktidarda ve yaş bugünkü şekli ile bir daha yükseltiliyor. 72 yıllık emeklilik tarihimize bakıldığında yaşın düşürüldüğü üç iktidar döneminde de başbakanlık görevini Sayın Demirel yürütmüştür. Yaşın düşürüldüğü üç seçim öncesinde de Demirel bunu seçim vaadi olarak meydanlara sunuyor, seçmen de buna oy veriyor ve iktidar el değiştiriyor. Şimdi soruyorum? Kim kimi kandırdı? İktidara gelmek isteyen siyasi kadrolar vatandaşını, ona oy veren vatandaş da aslında devletini kandırdı, işte demokrasinin bazen böyle sonuçları da oluyor.

DANIŞ- Peki, neden bu konular sürekli seçim malzemesi oluyor, neden sürekli olarak seçimlerde gündeme gelen konuların başına bu konular yerleşiyor? Bu açıklamaları aldatma olarak yorumlamanızın sebebi nedir?

AĞIR- Çünkü demokrasilerde seçim vazgeçilmez unsurdur. Oy almak için toplumun gelecek yüzyılını ipotek altına alındığını tüm iktidarlar/iktidar adayları biliyor, buna mukabil onlara oy veren seçmen de çocuklarının/torunlarının emekli maaşı alamayacağını bile bile buna ‘evet’ diyor, bu durum aldatma değil de nedir?

DANIŞ- Bunu örnekler misiniz?

AĞIR- 1992’de çok yakın bir hakem arkadaşım 38 yaşında emekli oldu. Ortalama 88 yıl hayatta kalsa tam 50 sene emekli maaşı alacak, öldükten sonra da eşi muhtemelen 10 sene emekli maaşı alacak, varsa kız çocuğu ve evlenmedi ya da dul ise 20 sene de o maaş alacak. Yani 25 sene prim öde 80 sene maaş al. Bu durum dünyanın hiçbir ülkesinde yok.

DANIŞ- Peki, vatandaş penceresinden bakarsak olaya, neler olmuş?

AĞIR- Devlet bir yasa çıkarmış emeklilik kuralı koymuş ve herkes işe girerken bu formüle göre kendisini hazırlamış. 1999’da büyük bir deprem oluyor, hazine tam takır, para yok, derhal bir yasa ve emeklilik yaşı tekrar yükseltiliyor. Buna maç oynanırken kural değiştirmek denir. Hatayı hata ile telafi etmeye kalkarsanız o maç bitmez, kaos olur. Şimdi yapılmak istenilende olduğu gibi. Fazilet Partisi 1999 yılında yasayı Anayasa Mahkemesine taşıyor ve Mahkeme, hükümetin çıkardığı yasayı haklı buluyor. 23 senelik emeklilikte yaşa takılanlar konusunda AK Parti de maalesef Demirel’e benzedi ve yaşı geriye çekerek bir 50 yılımızı daha karartmayı seçti. Çünkü seçim elden gidiyor, vatandaş da bu rüşveti istiyor; hem de çok ama çok  istiyor, benim işim görülsün gerisi beni bağlamıyor diyor. Halimize bakar mısınız?

DANIŞ- Asgari ücrette durum nedir?

AĞIR- Asgari ücret konusu da her sene Aralık ayının en önemli gündem maddesi. Tüm işverenler, tüm çalışanlar açıklanacak rakamı bekliyor. Bu konuda da devlet vatandaşını kandırıyor, vatandaş da devletini. Tıpkı emeklilik mevzuatında olduğu gibi. Nasıl mı? Bir ülke düşünün resmi kayıtlarda çalışan sayısının yüzde 60’ı asgari ücretli gözükmektedir. Bu durum eşyanın tabiatına aykırıdır. Bir otelin genel müdürü aylık 25 bin lira maaş almasına rağmen kayıtlarda asgari ücret gözükmektedir. Devlet bunu bilmiyor mu? Bal gibi biliyor. Vatandaş bunu bilmiyor mu? Bal gibi biliyor. Elden verilen paraya asla itiraz etmiyor, böylece devlet hem prim gelirinden hem de vergi gelirinden mahrum kalıyor. Kim çekiyor bunun cezasını? Hepimiz. Ben, sen, o. Çocuklarımız daha müreffeh bir Türkiye’de yaşayamayacak.

DANIŞ- Haklı olan kim?

AĞIR- Anlatılan iki konuda da her iki tarafın kendine göre haklı tarafları var. Oysa bu gemide hepimiz yolculuk yapıyoruz. Zenginin malı, parası daha çok olsun asla karşı olamayız ancak alt gelir grubundakiler rahat ve huzurlu olmaz ise sokak karışır. Fakirin de beslenmeye hakkı var, zengin vatandaşlarımız huzurlu olmak istiyorsa ülkedeki fakir sayısının azalması yok olması gerekir. Enflasyon aşağıya inmedikçe ahlak da bozulur. Enflasyon devam ettiği sürece fakirlik daha da artacaktır, önümüzdeki yıllarda bunun acısı daha çok çıkacaktır. Diyelim ki asgari ücret 8 bin 500 lira oldu. Ne olacak? Kimin yarası kapanacak bu artışla? Aslolan fiyatların yükselmesinin önüne geçmektir.

DANIŞ- Dünya genelinde bir ekonomik krizden bahsediliyor ve ülkemizdeki sorun da bu krizin etkisiymiş, doğru mu?

AĞIR- Bana kimse dünya da kriz var, dünyada da enflasyon var demesin sakın. Çok kızarım. Almanya’da enflasyon yüzde 2-3 iken şimdi yüzde 7,9. Son 72 senede en yüksek orana ulaştı. Bizdeki gerçek enflasyon yüzde 120’leri geçmiş durumda. Sadece bir örnek, geçen sene 12 liraya aldığım yufka şimdi 30 lira. Keşke biz de İngiltere gibi, Almanya gibi her sene yüzde 3 büyüseydik de enflasyon da yüz 2’lerde kalsaydı. İnişli çıkışlı büyümelerin geleceği son nokta budur. Doğru olan istikrarlı büyümektir, tasarruf yapmaktır.

DANIŞ- Sizin çözüm öneriniz nedir?

AĞIR- Çözüm mü? Ekonominin de enflasyonun da rayına girmesi için önce hukuk. Kurumlar ve kurallar rejimi yani demokrasi. Sonra dürüstlük. Ardından akıl ve bilim. Sonra işi bilmek. En önemlisi de seçimlerde seçmenin rüşveti reddetmesi, iktidar adaylarının da seçmene rüşvet teklif etmemesi. Demokrasi ve hukuk olmadan zengin olamayız, gerisi teferruat. (ADIYAMAN DOĞRU HABER)

adiyamandogruhaber

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER