Bir uğultu bir kıyamet koptu memleketimde... Buz gibi bir gecede kanlarıyla ısındı bedenler.
Ülkemde, memleketimde hep gözyaşı vardı ama kimse aynı saatte ağlamazdı. 6 Şubat'ta, 4-17'de, 11 il.. hep birlikte, çığlık ata ata ağladık.
Kimimiz enkaz altında, kimimiz enkaz başında.. hep birlikte ağladık.
Sesimiz arşı dağlarken ülkemizdeki yetkililere duyuramamışız sesimizi. Halbuki gökyüzünü yırtarcasına ağladı; yavrularımız, anne babaların feryadını söylemiyorum bile.
Zoruma gidiyor, canım yanıyor. (Bizler üzerine yapılan entrikalar oyunlar.) Kimse kullanmasın çadır önlerindeki çocuklarımızın ağlayışını, gülüşünü! Malzeme yapmayın çaresizliğimizi. Ayıbınız olanı ayıbımızmış gibi göstermeyin.
Bizler bugün halen kalkamadıysak, bizler değil sizler utanın ki komşularınız acılar içindeyken sizler bir şey olmamış gibi davranıyorsunuz.
Bugün dolaştım memleketimi; dağılaşmış enkazları görünce sahipsizliğini bir daha gördüm. Bir daha anladım, ne memleketimi ne de insanlarını kazanmak için hiçbir çabanın harcanmadığını.
Kaybolmasını istedikleri bir vilayeti seçimleri kullanarak kaybolmaya mahkum bıraktılar.
Millet olarak yetkililere, yetkililer vicdanlarına, vicdanlar ise cüzdanlara hükmetti.
Adıyaman yok oluyor, insanlar selfie yaparak yok oluşunu izliyor.
Adıyaman vatandaşı olarak hakkımı helal etmiyorum, Adıyaman'ı unutan herkesten...
Gülay Akar
En acısı halimizden memnun bir hayat sürüyoruz