YAZIKLAR OLSUN SESSİZ YİĞİTLERE...

Öyle bir duruma gelmiş ki, nüfusumuzun nerdeyse yüzde 51'i, oturmuş Ankara'ya bakıyor..


Konu "ne olursa olsun farketmez" olmuş, onlar için önemli olan Ankara'daki...


Abi, başkan, usta, reis ya da patronu neye doğru derse ona "doğru", yanlış derse "yanlış" diyor...


Eğer Ankara'daki büyükleri suskunsa susmayı ibadet gibi algılayıp susan koca yiğitler, ordan gelecek sitemle meydanları inletiyor.


Geçmiş yıllarda bir gün, ziyaret ettiğim valiye "tütün yasaklanıyormuş, Adıyaman'ın tek gelir kaynağı ise tütün, vatandaş şaşkın ve endişeli" dediğimde "İlin valisi olarak ben mi gidin yürüyüş yapın, tepki gösterin diyeyim, benden bunu mu bekliyorsunuz" demişti...


Bakın dünyada hızlı bir bozulma var, bu bozulmadan hepimiz etkileniyoruz..


Zulüm, baskı bir yana; Müslüman neslini ahlaksızlaştırmak hedefli çeşitli kumpaslarla etrafımız çevrilmiş durumda...


Tecavüz, taciz, yalancılık, emanete hıyanet, sözünde durmamak, sapkınlık, hırsızlık, tefecilik, sınavda soru çalmak, görevi kötüye kullanmak, adam kayırmak, Allah'ın adını siyasete alet etmek gibi Müslümanlara yasak davranışlar adeta olağan habermiş gibi okunup yorumlanıyor...


Varsa, yoksa "Ankara'dakinin ne dediği, nasıl bir tavır takındığı"... O sitem bile etse sokakları dolduran yiğitler, kol kola girip etten duvar örüyorken, diğer durumlarda içi kan ağlasa bile susuyor... 


Olan o tepki bekleyen dertle muzdarip olana ve yakın çevresine oluyor... 


Yazıklar olsun, sessiz yiğitlere... hepsine... tek tek, her birine tüh!


Yazıklar olsun, sessiz yiğitlere... hepsine... tek tek, her birine tüh!


Yazıklar olsun, sessiz yiğitlere... hepsine... tek tek, her birine tüh!


Mehmet Emin Danış

YORUM EKLE