YAŞAMAK BORÇLU KILAR İNSANI

"Ey yola çıkmaya hazırlanan kardeşler!

Sizden öncekilerin ayaklarından bir iz kalmıştır. O izlere iyi bakın"

Yaşamak borçlu kılar insanı. Çoğu farkına varmaz bunun. Silkelemek gerekir çoğunu bu yüzden. "Bir küçük tebessüme çok şey borçlusun" demek gerekir. 

İ. Özel "Yaşamak bir saldırıya uğramaktır" demişti; Bergson ise "yaşamak yaşlanmaktır" Ben de "yaşamak borçlanmaktır" diyorum. İnsanları borçluluk bilincine sahip olanlar ve olmayanlar olarak ayırıyorum. Borçluluk bilinci varolma bilinciyle içiçe duruyor. Varolma bilinci olmayanların borçluluk bilincinden de uzak olmaları bu yüzden. Ne kendisinden, ne yaşadığı ortamdan, ne de evrendeki yerinden habersiz insanın bu bilinçten yoksun olduğu görünüyor. Bu yüzden ötekilere karşı lakayt, bu yüzden ötekilere karşı müstağni duruyor. Ne emeğin, ne bilginin, ne sevdanın değerini doğru dürüst takdir edebiliyor. Hiçbir değer onun için bir anlam ifade etmiyor çünkü. Herşeyi kendini merkeze alarak değerlendiriyor.  

Değerlerin alaşağı edildiği toplumsal yapıların ürünüdür borçlu olduğunu unutan insan. Gasset 'in belirttiği gibi kütle insanıdır. Kütle insanı, hakikati kaybetmiş; şartların ürettiği bir insandır. Şartları hakikate yaslanarak anlamak yerine varolan şartlardan menfaat devşirmek peşindedir. Hiç kimseye karşı minnet duygusu içerisinde değildir. Başkalarına ancak kendisine basamak oldukları oranda değer vermektedir. Bu anlamda kendini merkeze almaktadır.  

Bütün çöküş ve yıkılışların temelinde bu istiğna durumu bulunmaktadır. İstiğna durumunun egemen olduğu toplumlarda ne sanatın, ne felsefenin, ne ideolojinin, ne de dinin söyleyecek sözü yoktur. Değerlerin yurtlanma sorunu vardır bu toplumlarda. Müstağni insan için değerler birer aksesuar konumundadır. Kendi bencillik ve bireyciliğini gizlemek için birer paravandır değerler. 

***

Borçluluk bilincine sahip olan insan şartların değil ilkelerin ürettiği bir insandır. Her çağda ve her yerde söyleyecek bir sözü vardır.. 

Şairin dediği gibi

  " Ustanın elinde toprak altın olur 

işbilmezin elinde de altın değerini yitirir."

Dava sahibi insandır sorumlu insan. Borçluluğunun bilincinde olması onu dava sahibi kılmıştır. Davası, insani olanın üstünü örten bütün perdeleri yırtıp atmaktır. 

Borçluluğu önce varlığı bağışlayana sonra doğaya ve insana karşıdır. Söyleyecek sözü vardır; taşıyacak umudu. Geçmişten geleceğe uzanan bir gönül insanıdır. Emeği de sevdayı kutsal bilmektedir. Emeğe ve sevdaya olan borcunu bilmektedir. 

Selam vermenin borçlu olmak anlamına geldiğini bilmektedir. İnsanlarla ilişkileri yapay ve sağlıksız değildir bu yüzden. 

İnsan olma tavrını bize borçlu olduğunu bilen insanlar hatırlatmakta; onlar öğretmektedir yaşamanın anlamını. .

Prof. Dr. Bülent SÖNMEZ

YORUM EKLE