YAŞADIĞIMA BİR İSPAT İSTIYORUM...

Her şeyi bıraktım az önce. Nerdeyse hiç tek bir şey yapmadığımı farkettim. 

Yürüyüşe, tarlaya, alışverişe çıksam kulağımda kitap ya da podcast dinleyerek çıkıyorum. Evi temizlerken de keza öyle.. Yemek yerken konuşuyorum. Sohbet ortamlarında gözlemliyorum da ayrıca, ötekine-berikine bakıyorum en azından, hiç olmadı çocuklarda oluyor gözüm. Bazen dinlerken başka şey düşündüğün bile oluyor. Bir şey karalasam, yanda müzik çalıyor. Tuvalete bile kitapla ya da telefonla giriyorum. "Sadece bir yemek" yaptığım bile olmuyor, ocaktaki bütün gözleri dolduruyorum. Hayal kurarken uyuyorum bir yandan. Uyurken rüya görüyorum, sürekli...

Az önce bıraktım. Aha, böyle bir başıma oturdum ve şu an farkediyorum ki, yine "sadece" oturmadım. Kafamdaki birbiriyle alakası olmayan bir sürü sese kulak verdim...


(Herkesin böyle hissetmediğine eminim. Farklıyım demiyorum ama çoğundan farklı olduğumu biliyorum. Belki de yürüdüğüm yol -ki bu asla benim seçimim değildi, bu durumda buna yürüdüğüm değil de yürümüş bulunduğum, yürütüldüğüm, kendimi yürüme eyleminin içinde bulduğum yol demek daha doğru olur- beni buraya getirdi.)


Sadece bir şey yapmak istiyorum.


Her şey o "bir şey" için olmalı.... Ne olduğunu bilmiyorum ama yapmam gerektiğini biliyorum.


Ölüm döşeğinden kendime baktığımda kendimi sıfır noktasında ya da sıfır noktasının yakınında görmek istemiyorum.


Düzen denilen bir şeyin içinde olmak umrumda değil. Düzende olmayı bir başarı görmüyorum.


Bir şey yapmalıyım ben... Madem herkesten değil ama çoğundan farklı hissediyorum, o zaman beni herkesin dışına çıkaracak bir şey yapmalıyım!


Elimde bir şey olmalı benim, her şeye rağmen başardığım, bir şey yapmış olmak için yaptığım, ardımda çoğundan azade olarak  bıraktığım bir şey olmalı... Ölümsüzlük isteği mi bu acaba, belki de yaşamış olmak isteğidir.


Yaşadığımı "doğdum , büyüdüm, evlendim, doğurdum, bana biçilen görevleri yerine getirdim ve ölmeyi bekliyorum" olarak anlatmak istemiyorum. Bu sıradanlığı bir yaşamak görmüyorum...


Bir hikâyem olsun istiyorum! 37 yaşındayım ve halen bir hikayem yok.
"Anlatsam roman olur" cümlesini kurabileceğim hiçbir şey yok. Yok! Yok!... Kendi başına cümle olmamalı bir yaşam için. Konu yaşamım olunca "yok"un ardına nokta koymak istemiyorum. "Yok"tu demek istiyorum!... 


"Yoktu", "ama artık var" demek.


Sadece bir hikaye istiyorum.


Bir şey başarmak; 37 yaşında, doğunun bir köyünde yaşayan, dört çocuklu bütün ev hanımlarının çoğundan farklı bir şey başarmış olmak... Belki bütün insanların çoğundan farklı bir şey başarmış olmak... Bir hayata dokunmak değil, kendi hayatıma dokunarak, belki onlarca hayata da dokunabilmeyi başarmak...


Yaşadığıma bir ispat istiyorum!


Yaşamak saymıyorum bunu. Elimde olan bu şeyi yaşamak saymıyorum.

Olur da bu sıradanlığın içinde ölüp gidersem kimse de yaşadı saymasın beni...

Hamdiye Kazdal DELİHASAN

YORUM EKLE