1990'larda gündeme gelen kadın-erkek bir arada cenaze namazı kılma konulu tartışmalar ardında değişen dünya ile birlikte değişen müslüman portresi maalesef utandırır bir hal aldı...

İslâm düşmanlarının bilerek ön plana çıkarıp afişe ettiği utanç manzaralarına imanı zayıf müslümanlar da espri adı altında yorumlar katarak izleyici retingi kırdırır oldu.

Laiklik tanımı kapsamında bizi yıllarca yönetenlere ölümüne tepki gösteren kişi ve teşkilatların hakimiyeti altındaki Türkiye'de yaygınlaşan bi'dat manzaralarına engel olunmazsa gelecek neslin imanı tehlikeye düşecek!

Korkarım Nene Hatun, Şerife Bacı, Halime Çavuş gibi kahramanların torunları atalarının kutsalı olan başörtüsünün yasağıyla mücadele ettiğini zannederken tesettürlü zombiliğe (yani yaşayan ölülüğe) devşirildi...

Biz kadın-erkek namahremliğinin boyutunu tartışan alimleri dinlediğimizi sanırken hipnotize edildiğimizi ancak kadınlı-erkekli "Çılgın Zikir Dansı" (Crazy Divine Dance) yapan ak sakallı hacı dedeler, ak saçlı hacı analar görünce mi ayılmalıydık?

"Dünya İslâm Birliği" liderliğine talip bir ülkenin kahraman milleti olarak medyumların ruhlarla ilişki kurduklarında yaşadığı hipnoz transı haline ibadet esnasında girerek cemaatine ayak öptüren bazı şeyhler türemesine vesile oluyoruz.

Biz ki Fransa Kralı"na "duydum ki ülkende dans adı altında" cümlesiyle başlayan fermanıyla Fransa'da dansı yasaklatan Kanunilerin torunu olmakla övünüyorken korkarım Avrupa ve Amerika'da duvarları kutsal sanılan fotoğraflarla süslü mescitlerde kadın imamla, başaçık kadınlarla saf tutan cemaatleri görmek üzereyiz.

Mehmet Emin Danış
(26 Kasım 2019)