UÇURUMUN KENARINDAYIZ...

Genelde akademisyenler ve politikacıların takip ettiği kamuoyu araştırmalarından (Türkiye için) en önemlisi 2011 yılında Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü tarafından yapılmış.

Ülke tarihinde ilk defa yapılan ve maalesef bir daha yapılmayan bu araştırmanın başlığı “Türkiye’de Aile Araştırma Verileri ve Değerler Araştırması” idi..

Birçok akademisyen ve araştırma gurupları tarafından ülkemiz aile yapısı konusundaki “tek resmi done” niteliği nedeniyle halen incelenip yorumlanan araştırmanın bu yazımı ilgilendiren kısmı ise soruları cevaplayan ailelerin %82.2’sinin “Ailenin dini ve manevi değerlere bağlı olması gerektiği”ni söylemiş olması.

Meramıma gelmeden önde size bir de Türkiye Gençlik STK’ları Platformu (TGSP) tarafından gerçekleştirilen “Türkiye Gençlik Profili” çalışmasındaki son verilerin altını çizeceğim.

Türkiye gençlerinin çeşitli kategorilerdeki alışkanlıkları, hayat tarzlarına dair yaklaşımları, eğilimleri, sosyal, kültürel ve siyasi alandaki konumlarına yönelik olarak hazırlanan bu raporda 15-30 yaş gurubundaki gençlerin genel profillerine, gündelik hayat ve boş zaman etkinliklerine, sosyal ve ekonomik hayatlarına, kültürel, dini kimlik ve değerlerine, sosyal medya takip alışkanlıklarına değinilmiş.

Kasım-Aralık 2020 döneminde, önceden hazırlanmış soru formuna bağlı, yüzyüze görüşmeler ve CATI metodu ile gerçekleştirilen çalışmanın verilerine göre;

a) “Kendinizi hangi siyasi görüşe daha yakın görüyorsunuz” şeklindeki soruya %25.4’ü sağcı, %21.1’i solcu cevabı veren gençlerin % 53.5 oranı da “hiçbiri” demiş. Yani geçmiş yıllarda yaşananları en azından duymuş olan gençlerin (özetle) “bizi hiçbir siyasi görüş ilgilendirmiyor, bu konuda bizi rahat bırakın” demişler.

b) “Siyasi duruş olarak kendinizi hangisiyle daha çok tanımlarsınız” soru başlığının şıkları olan “Atatürkçülük, Milliyetçilik, İslamcı/Dindar, Laik, Liberal, Kemalist, Sosyal Demokrat, Kürt Milliyetçisi, Sosyalist” şıklarına karşılık %21.9 oranında “bu kavramlar beni tanımlamıyor” şıkkı işaretlenmiş.

c) ”Din ile ilişkinizi nasıl tanımlarsınız” sorusunun “her hangi bir dine inanmıyorum ama tüm dinlere saygı duyuyorum”, “din ve tanrı meselesi beni ilgilendirmiyor”, “her hangi bir dine inanmıyorum ve dinlere karşıyım” yani özetle “ateistim” şeklindeki alt şıklarını cevaplayanların oranının %11.1 olduğu görülüyor.

d) “Aşağıda sıralanan davranışların “ayıp, günah, suç ve normal” kavramlarının hangi ile daha çok ilişkilendirdiğinizi belirtir misiniz” sorusunun (ki en çok dikkat çeken ve ilgililerin farkında olması gerektiğini düşündüğüm) “normal” olarak değerlendirilme oranları şöyle;

- Küfür etmek (11.8)

- Hak yemek (1.6)

- Şiddet kullanmak (2.3)

- Gösteriş yapmak (11.1)

- Sokakta alkol içmek (19.9)

- Evlilik dışı ilişki (16.1)

- Eşcinsel ilişki (18.7)

Bakın, bakın.. bakın da görün ki, 15-30 yaş gençlerimizin yüzde 18.7’si eşcinsel ilişkiyi, %16.1’i evlilik dışı ilişkiyi “normal” görüyor, bu gençlerimizin % 11.1’inin aynı zamanda (özetle) “ateist” olduğunu da unutmayın.

(Gerçi, bu cevabın ne derece bilinçli kişilerce verilmiş olması da ayrı bir konu, şöyle ki; Kâtip Çelebi Üniversitesi Öğretim Görevlilerinden aynı zamanda gazetemiz yazarı da olan Prof. Dr. Bülent Sönmez’e gelen bir genç “Hocam ben ateist oldum” diyor, Bülent Hoca’nın “Allah mübarek etsin” şeklindeki karşı cevabıyla şok olan genç “Hocam ben size ateist oldum diyorum, siz bana Allah mübarek etsin diyorsunuz” deyince Bülent Hoca, “iyi ya demek ki sen bir araştırma yapmışsın, Allah ve dinler hakkında bilgiler edinmişsin ve bunun sonucunda bir karar vermişsin, ne güzel” diyerek noktayı koyuyor. Yani aslında bu “ateistim” diyen gençlerin neden bu tercihi yaptıkları da ayrı bir araştırma konusudur. Dini temsil eden kişi, cemaat, STK, siyasi parti veya diğer topluluklara karşı bir tepkiyle mi, yoksa din hakkında araştırma yapıp sonuç olarak aldıkları bir kararla mı ateizmi kendilerine yakın buluyorlar sorusunun da araştırılması da gerekiyor.)

Çok değil 9 sene önce %82.2’si “dini ve manevi değerlere bağlı” ailelerin gençlerinin bugünkü halinin sebebi ve gelecekte nereye doğru gittiklerinin önemle ve öncelikle masaya yatırılması gerekmiyor mu? Hatta daha da korkunç bir sonuca gebe olabileceğini düşündüğüm bu araştırmanın yeniden bir daha ve en kısa zamanda yapılması gerektiğini düşünüyorum, yani “Türkiye’de Aile Araştırma Verileri ve Değerler Araştırması” derhal ve önemle yenilenmelidir. Zira gerek FETÖ’nün darbe kalkışması ve gerekse de kamuoyunda sık sık gündeme gelen yolsuzluk, rüşvet, adam kayırma ve istismar gibi konuların neden olduğuna inandığım bu korkunç karamsar tablonun derhal acil alınmış karar, acil çıkarılmış genelge ve acil çıkartılmış kanunlarla (daha da ilerlemeden) önlenmesi gerekiyor.

Politikacıların “otobüs şoförü” olarak benzettiği ülke yöneticilerinin frene basması şart olmuştur, zira korkarım ki uçurumun kenarındayız.

Okuyucularımdan özellikle istirham ediyorum; konuyu siyasi partileri veya onların yöneticilerini yorumlayıp/tartışarak kısır döngüye sokmayın. Konu “otobüsün uçurumdan düşmesi halinde hepimizin zarar göreceği” ifadesinden ibarettir. Hepimiz, istisnasız bütün görüş, izm, inanç ve etnik yapımızla bu gidişatın sonuçlarıyla bağlantılıyız. Lütfen bu hususu dikkate alıp herkes kendi mizanını yaptıktan sonra mensubu olduğu siyasi yapıların üst düzeylerine intikal ettirmekle mükelleftir.

Bu arada ilgililere ışık tutması amacıyla önemli bir soru ve cevabını da sunmakta fayda görüyorum:

“Gençlerin sorunları” nedir sorusuna hangi şıkları işaretlersiniz denilmiş ve gençler demişler ki;

- Gelecek kaygısı (23.4)

- Eğitimde sorunların yaşanması ((23.2)

- Geçim sıkıntısı (23.9)

- İş sahası eksikliği (24.6)

- Parasızlık (23.5)

- Cahillik (23.3)

- Ahlak bozukluğu (23.7)

- İnternet bağımlılığı (23.9)

- Aile ile çatışma (22.9

- Ülke ekonomisinin kötü olması (23.3)

Mehmet Emin Danış

YORUM EKLE
YORUMLAR
Murat atalay
Murat atalay - 3 yıl Önce

Kalemine yüreğine sağlık sayın abim

Filiz Ayiker
Filiz Ayiker - 3 yıl Önce

Ülkemin dengesini sarmaya hiç kimsenin hakkı yok bu neden ile imanlı yaşam fakir zengin ayırmadan yaşanılacak su ninetleri lütfen görmemezlikten gelmeyelim hastaneler iyi her yer de her şeye ulaşmak mümkün hatalar var ama inanın sayın cumhur başkanmiz kadar sağlayacak kişi yok biraz şükür edip ülkemizin kıymetini bilip haddinzi aşamadan her konuda devletinin yanında olalim