TUZLU KAHVE..

Derdi olanların çare bulmak için doğruları söylemeye mecali yok. Ben çareyim diyenlerin söylediklerinde bir tek doğru yok.

Tuzlu kahve içeniniz var mı? Ben içtim. Siz istemeden gelen tuzlu kahve yüzünüze söylenmemiş söz, suratınıza vurulmamış küfürdür. Küfür değilse hakarettir. O da değilse, cehennem ol gittir. Daha olmadı, “Ne işiniz var burada? Zahmet etmişsiniz, kapı şu tarafta, buyurun lütfen,” anlamına gelir. 
Ya da, “Hayatın tadı tuzu sensin, seninle her türlü acıya, kedere, sürünmeye varım; yeter ki benimle ol, benimle yaşa,” demektir en halis niyetle.  

Susan da konuşan da meramını tuzlu kahveyle anlatır hâsılı. 

Keşke selam verdiklerimiz, oy verdiklerimiz, borç verdiklerimiz de tuzlu kahveyle hizaya gelseler. 

Arkalarından atıp tuttuğumuz, ama yüzlerine söyleyemediklerimize de tuzlu kahve ikram etsek. 

Böylelikle aklımızdan geçenleri kahvenin telvesine söyletmiş olurduk. Her yudum bir cümle olarak kazınırdı belleklere. Yüzlere vurulan bir tokat, utanılacak iğrenç sözcükler olurdu. 

“Efendim, bir tuzlu kahvemi içmez misiniz?” 

“Acı kahvemi içmez misiniz?” oluyor da neden “Nuzlu kahve mi içmez misiniz,” olmuyor? 

Acı kahvenin kırk yıl hatırı oluyor da tuzlu kahvenin başı kel mi? 

Hem kırk yıl yaşayacağımız ne malum; belki yarın eyvallah der çekip gideriz.

Ayrıca tuzlu kahvenin tadı acı kahveden daha uzun ömürlü. 

Zamanla, süreyle, takvimle sınırlı değil. 

Mesela adamdan alacağınız var, ama vermiyor. İsteyemiyorsunuz da. Ya da istiyorsunuz da takmıyor. Hesaba almıyor. 
Bir gün işyerinizin önünden geçiyorken ya da sokakta karşılaştığınızda koluna girerek, “Bir tuzlu kahvemi için lütfen!” dediniz. 
Tuzlu kahveyi bir güzel içirdiniz. Adamın suratı bir karış. Ne demek istediğiniz anladı. 

Al sana küfür. Al sana, “Bakma kahve içirdiğime, sen anlarsın,” diyerek, tek kelime etmeden okkalı, köpüklü bir ders.

Bir diğeri,  adama oy vermişsiniz, seçilmiş, fakat takmıyor. Uygun bir zamanda ve yerde yakaladınız. Tuzlu bir kahve ikram ettiniz. 

Al sana hesap sorma. Al sana siyasetin en alası. Al sana tek kelime etmeden dünyanın dersini vermek.

Bir başkası: Adama selam verdiniz almadı. Ya da biçimsiz ve suratsız bir edayla aldı. Burnu bir karış. Parası dışında zerre sermayesi yok. Say deseniz para saymaktan öte marifeti yok. Olur ya, denk geldi, fırsat geçti elinize; kahve ikram edeceksiniz. Şöyle okkalı bir tuzlu kahve her şeyi kökünden halleder. Gözünüzün içine bakarak boğazından kayan tuzlu kahve ona dünyanın kaç bucak olduğunu göstermeye yeter de artar. 

Efendim tuzlu bir kahve mi içmez misiniz? 

Kırk yıl değil, bir ömürlük hatır!

YORUM EKLE