TÜTÜN KÂBUSU BAŞLADI...

TÜİK verilerine göre ülkemizde günlük 17 milyon paket sigara satılmaktadır. Peki, satılan tütünün üretim yeri neresi diye sorulursa %90 civarında ithal tütün. 

Tütünün ülkemizdeki geçmişi eskilere dayanmasına rağmen 1940'lı yıllarda özellikle güneydoğu ve Doğu Anadolu’da yoğun üretimi yapılan tütün iç pazarı besleyecek miktarlara ulaşıyor hatta ihracata dahi konu oluyordu. Adıyaman Türkiye’de üretilen oryantal tütünün %10’unu karşılamasına rağmen marka değeri yüksek ve piyasada adıyla yer etmiş Adıyaman Tütünü çok uluslu şirketlerin bile dikkatini çekmektedir. 

Adıyaman dahil ülkenin bir çok şehrinde binlerce kişiye istihdam sağlayan ve ekonomik canlılığın bölgesel lokomotifi olan tütün 2000'li yılların başına kadar 400 bin ton üretim ile iç pazarı karşılayıp ihracata yönelinirken TEKEL’in sigara bölümünün 2008 yılında American Tobacco'ya şatışıyla birlikte bu üretim yıllık 50 bin tona kadar geriledi. 

Çok uluslu şirketin üretim modeli sadece anlaşmalı çiftçilerin ekim yapabileceği model uygulaması bu üretimin hızla azalmasına sebep oldu. 400 bin tonlarda ülkeyi besleyip ihracat yaparken 2008 yılında %90 oranında dışa bağımlı hale gelindi. 

Pazarda çok uluslu şirketler tekelinde bir düzen varken ve günde 17 milyon paket ki ortalama 15 TL olarak kabul edilirse 255 milyon TL hergün sigaraya para harcayan ülkeyiz. Vergi politikaları tütün mamullerinin pahalılığı kıyılmış sarmal tütünün ilgi görmesine ve pazarda daha fazla yer almasına sebep oldu. Tam da üretiminin Tarım ve Orman Bakanlığının iznine tabi olan ve TPDK satış izni olunmadan satışının yapılamadığı tütün 2017 yılında çıkarılan yeni düzenleme ile yeni bir sürece evrildi. 

Yeni düzenleme tütünün sarmal ve kıyılmış halde satışının kurumsal kooperatifler veya şirketler tarafından yapılabileceğini bu kooperatifte en az 250 üyenin zorunluluğu ve detayında ise ciddi mali sorumlulukların olduğu düzen istenmektedir.

Kooperatifler için kuruluş yönetmeliği yok iken ve de bunca çiftçinin yıllardır kota engelinden perişan olmuş halde iken bu kadar ağır bir yükü kaldırmaları mümkün değildir. Bu sorunlar silsilesinde 1 Temmuz tarihi geldi ve yasal süreç başladı. Evet, artık kıyılmış tütün satan, alan ve taşıyan 3 yıl ile 6 yıl hapis cezası ile cezalandırılacağı kanunda açık ifade edilmektedir.

PEKİ, BUNDAN SONRA NE OLACAK?

Bundan sonra ki süreçte tütünü tarlada olan çiftçi tütününü hasat edecek, kurutacak ve kıyacak. Bekleyecek mi? Hayır mecburen satacak. Satmak zorunda; yoksa tohumuna ilacına ve suyuna ödeyeceği parayı ödeyemeyecek. Bu sebeple tabir doğru ise risk alarak tütününü elden çıkaracak. Kime mi verecek? Kooperatif yok ki kooperatife versin.

Mecburen düşük bedeller ile sırtını bir yerlere yaslamış tütün baronlarına satacak. Onlar ise emeği hiçe sayacak bir edayla fakir fukaranın ekmeğini bölüp büyük parçasını heybesine koyacak. Onlar yine tüm satış ağında daha kuvvetli olacak ve kaybeden Adıyaman çiftçisi olacak. Bu çiftçiler seneyi Adapazarı’na, Niğde’ye, Giresun’a, Malatya’ya, Adana’ya gidecek. Kamyon kasasında binlerce yol alınacak. Bunu mu reva görüyorsunuz Adıyamanlı hemşerilerime?

ÇÖZÜM NE Mİ?

*) Kooperatiflere üretici olmadan üyelik olmaz şartı getirin.

*) Kooperatiflerin hisselerini üreticinin ürettiği tütün miktarı kadar hisselendirerek üreticiyi tüm sürecin içinde tutun.

*) Bandrol bedellerini ve miktarlarının alt sınırlarını düşürün ve ağır mali yükü azaltın.

*) %40'lık vergi miktarını yarıya düşürün.

*) Coğrafi sınır olarak kooperatifleri belirlemeyin, tütünün labaratuvar sonuçlarına göre kalite sınıfına göre belirleyin.
 
Çözümü biliyoruz ve her atacağımız adımı hesaplamış durumdayız.

YORUM EKLE