TREN MESELESİ VE ZAKLANMA ÜZERİNE..

Gölbaşı-Adıyaman-Kahta ve nasipse, (kuş taşa değer de birileri himmet ederse) Kahta-Diyarbakır tren hattı konusunda Adıyamanlıların çok hassas olduğunu dünya-alem biliyor..

Bunu bilen politikacılar da özellikle 2013'ten sonra bu konuyu popülerite malzemesi yapıp durdu...

Bizim hassas olduğumuz bu tren meselesi en son AK Parti Merkez Disiplin Kurulu Başkanı ve Adıyaman Milletvekili Av. Ahmet Aydın'ın "proje için sondaj çalışması başladı" cümlesi çerçevesindeki müjdesiyle haberleşti..

İktidarın bu artı puanlı atağını bir basın açıklamasıyla karşılayan CHP Adıyaman İl Başkanı Burak Binzet de "Ağam bizi zaklanor" başlıklı haberlere konu olan karşı atağıyla oldukça çok konuşuldu..

Bu konuyu ben de "tren konusunda biz bizi zaklanoz" başlıklı makalemde ele almış, tren meselesini tarihçesiyle anlatmıştım ve nihayetinde bu projenin "rantabl" yani ekonomik açıdan yapılacak masrafı karşılamayacağı düşüncesiyle uzun zamanlı ertelendiğini söylemiştim..

İktidar partili bazı okuyucularımın sitemine sebep olan söz konusu yazımın içeriğindeki haklılığım TBMM'de devam eden Bütçe görüşmelerinde ortaya çıktı.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının konuyla ilgili broşürüne göre Gölbaşı-Adıyaman-Kahta Tren Hattı hayalimiz bir kez daha ertelenmiş..

Gördüğüm lüzum üzerine 6 Haziran 2020 tarihli yazımı bir kez daha hatırlatıyorum:

TREN MESELESİNDE BİZ BİZİ ZAKLANOZ...

Adıyaman'da her büyük projenin başlamasıyla bitişi arasında ortalama on yıl vardır. Bu "hızlı tren" projesi 2010 öncesi konuşulup, 2013 yılında talep edilmeye başladı.

Aslında tren konusunda, daha doğrusu Adıyaman'da raylı sisteme geçilmesi konusuyla ilgili ilk ciddi talebi 1994 seçiminde Belediye Başkanı Adayı olan Hacı Mehmet Gelir dile getirdi ve bugün bile her fırsatta dile getirmeye devam ediyor.

Adıyamanımızın bir özelliği var ki, (bu huyumuzdan bir türlü vaz geçemedik) dert ve taleplerimiz konusunda karalı, ısrarlı ve isabetli duruş sergileyemiyoruz.

Sayın Hacı Mehmet Gelir'le de ondan önceki ve bugün bile içimizde yaşayan az sayıdaki düşünüp fayda üretmeye çalışanlarla (olduğu gibi kısacası herkesle) dalga geçeriz.

Yüzde bin haklı taleplerimizi bile dillendirse o kişinin makamına, mevkisine, kökenine, maddi durumuna göre tavır alır, iktidardaki kişilere aktarırken dalga geçerek anlatırız.

Mesela Gazeteci kardeşim M. Ragıp Ersoy, yıllarca "bangır bangır" bağırdı ama biz gidip Valiye, Milletvekiline, Belediye Başkanına, Garnizon Komutanına, Başsavcıya, Emniyet Müdürüne, iktidarların Başkanlarına adeta şikâyet veya ispiyon edercesine abartı da katarak aktardık.

Kahve, çay ocağı, park gibi köşelerde de "zaklandık" durduk.

Memleket için sesini yükselten kim olursa olsun, görünce ayağa kalkıp rol yaparak "Başkan, Allah'ına kurban, yanındayız" diyerek dolduruşa getirenler iş ciddiyete binince Nasrettin Hoca'ya yapılanlar gibi "er meydanında" terk edildik.

Ben de onların yaşadıkları "terk edilmeyi" çok defa yaşayan kardeşlerinizden biri olmanın gurur ve onurunu yaşıyorum.

Elhamdulillah, Adıyaman'ımın köy, belde, ilçelerinin hepsine karınca kadarınca da olsa katkı vermeye çalışırken "zaklanan korkaklara" rağmen yılmadım, yılmam da..

Bizler sayımız az olsa da "balık bilmezse halîk bilir" demekten vazgeçmeyeceğiz.

Hızlı tren meselesine dönersek, aslında bizim ihtiyacımız "hızlı tren" değil, "tren"dir.

Önce neyi, niçin istediğimize karar vermeliyiz...

Treni niçin istiyoruz; ilimizde ucuz ulaşım ve nakliye sağlansın diye. Çünkü tren dışındaki ulaşım ve nakliye çok yüksek olduğundan yatırımcıya cazip gelmiyor...

Bu amaçla, fiziblite yaptıran Adıyaman Ticaret ve Sanayi Odasının Ankara'daki yetkililerden aldığı cevap "rantabl" yani "verimli" değildi...

O dönem çıkarılan tahmini maliyet 560 milyon liraydı..

Hatta 2013'te ulaşabildiğim herkese "yap, işlet, devret modeliyle bir formül bulunabilir" diyerek öneriler götürdüm.

Yani bu konudaki hamlelerimizi 10'larca yıldır yapmaya devam ediyoruz..

Normalde bu yıl projesinin ihaleye hazır olması ve 2030'da faaliyete geçmesi gerekir.

AK Parti Adıyaman Milletvekili Sayın Ahmet Aydın'ın yaptığı çalışmalar maalesef normal bir sürecin devamıdır.

Onun yerinde kim olsaydı (bizde bu kafa varken) daha fazla ilerleyemezdi. 

CHP Adıyaman İl Başkanı Sayın Burak Binzet'in bu konudaki açıklaması da bir muhalefetin yapması gereken normal bir sürecin gereğidir.

Biz 1954'ten belli hep söyler, isteriz, muhalefette olanlarımız yüksek sesle, iktidardakilerimiz kısık sesle derken 10'larca yıl oyalanırız ve diğer şehirlerin "doğal" saydıkları hizmetlere "en son ulaşan" şehir oluruz.

Aslında "zaklanan Ahmet Aydın değil babo, biz bizi zaklanoz" demek daha doğru.

Memleket için gerçekten ama gerçekten kentelenmedikça bu böyle devam edip gider.

Sözün sonunda sizi "İKİ MUTLULUĞU ÇOK GÖRDÜLER" başlıklı, 2012 tarihli yazımla baş başa bırakıyorum:

Devletine, milletine ve töresine bağlı bir kent olarak başka şehirlerin aksine hiç bağırmadık, sadece sessiz çığlıklar atarak derdimizi söyledik.

Her gelen devlet büyüğüne, seçtiğimiz milletvekillerine ve hatta “beni de seçin” diye ortaya çıkan ve listeye girmediği kesinleşince bizlere söylediği onca sevgi sözünü unutarak giden “aday adaylarına” beklentilerimizi sıraladık…

Lütfen “arazilerimizi sulayın”, “Kâhta-Siverek bağlantımızı sağlayacak köprümüzü yapın”, “Gölbaşı Demiryolu’nu Adıyaman ve Kâhta’ya kadar getirin ki ürünlerimizi daha ucuz nakledelim”, “tarihi ve turistik değerlerimizi ortaya çıkarabilmemiz ve tanıtmamız için destek verin” ve benzeri taleplerimizi bazen mektupla, bazen dilekçeyle, bazen de şiirlerle, türkülerle söyledik durduk…

Neredeyse 10 yıldır “yapacağız” diyerek sabırla beklettikleri Kâhta-Siverek Köprüsü yani yeni adıyla Nissibi Köprüsünün bitmek bilmeyen projesi nihayet tamamlandı ve önceki gün Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın katıldığı törenle temeli atıldı…

Bizim için bayram kadar önemli bir günü yaşamış olduk…

Kim bilir o köprü ne zaman biter ve üzerinden geçmek bize de nasip olur mu bilinmez ama çok ama çok mutlu olduk…

Bakan Yıldırım ve beraberindeki heyeti mutluluğumuzu ifade eden söz ve hareketlerle karşıladık…

İstanbul’a yapılacak 3. Boğaz Köprüsünün küçük modelinin Adıyaman’a yapılacak olması elbette son derece sevindirici bir haberdi ama gelin-görün ki bu mutluluğumuz yine Bakan Yıldırım’ın söylediği diğer bir cümleyle gölgelendi, gözlerimize umutsuzluk saran bulutların dolmasına neden oldu…

Ağlamadık ama ağlamamak için kendimizi zor tuttuk…

Çünkü yıllardır bir başka umut ve sabırla beklediğimiz demiryolumuzun yapılmayacağı açıklandı…

Gazetecilerin demiryolu beklentisiyle ilgili sorusunu cevaplayan Bakan Yıldırım; “Kısa ve orta vadede Adıyaman’a yönelik demiryolu projemiz yok. Biz gerçekleşmeyecek vaatleri verip insanları hayal kırıklığına uğratmayı istemeyiz” diyerek ne kadar açık sözlü ve gerçekçi olduklarını sergiledi.

Bize iki mutluluğu çok gördüklerini söylemekten başka ne diyebiliriz ki; güç ve iktidar onlarda…

Ha, bir de köprü için teşekkür ederek “canınız sağ olsun” diyebiliriz….

Mehmet Emin Danış

YORUM EKLE