Ayet;
De ki: “Ben elçilerin ilki değilim; ve [onların tümü gibi] ben de, bana ve size ne olacağını bilemem, sadece bana vahyolunana uyuyorum: çünkü ben sadece açık bir uyarıcıyım.” (46:9)...
Kuran, geçmişteki sınıfsal din yapısını ortadan kaldırmak için "Tevhid" ilkesini savunmuştur...
Geçmişte sadece; Tanrı kralların, soyluların, aristokrasinin, seçilmişlerin, servet ve iktidar sahiplerinin ve din adamlarının konuştuğu/iletişim kurduğu/aracı olduğu/bağ kurduğu "Allah" tevhid ilkesi ile Allahın "Samedliğini/aidiyetsizliğini" esas almıştır. (112:2-3)
Allah'ın Samedliği; bir zümrenin/ırkın/rengin/tarikatın/mezhebin/grubun/siyasî veya itikadı herhangi bir yapının tekelinde değildir...
Allah; bütün insanlığın mutlak yaratıcısı, mülkün ve otoritenin tek sahibidir.
Geçmiş dünya dinlerindeki; Allahın aidiyetini kullanarak kendilerini; özel sınıf, seçilmiş, kutsanmış ve aracı olarak görenler, Kuranda açıkça "Müşrik" ilan edilmişlerdir... (5:76)
Kuranda tevhid; yaratılmışların hepsinin eşit olduğu ve aynı fıtrat üzerinde yaratıldığının özetidir... başkasına;
Bilgi/Para/Güç/İktidar/Soy/Irk/Renk ile üstünlük taslayan/hegemonya kuran/baskı uygulayan/sömürenler "Putçu" olarak isimlendirilmiştir... (71:23)
Kuran bu tanımlar üzerinde elçiler dahil olmak üzere insanın insana tahakkümünü ortadan kaldırmıştır. (5:42)
Kuranda tevhid; bütün insanlar "hür ve eşit" yaratılmasıdır.
Kimse Allahın katında seçilmiş/kutsanmış/korunmuş/yüceltilmiş değildir... Bu yüzden evliya/şeyh/kutup/keramet/veli/ermiş...vs... gibi kavramlar eski dünya dinlerinin sınıfsal din yapılarının kalıntılarıdır...
Allahın yolu vardır/sırat-ı müstakim ve Allah bu yolda yürüyen herkesin kendisinden olduğunu ilan etmiştir...