SUÇ BÜYÜĞÜN, CEZA KÜÇÜĞÜN..

Kurumuş meşe dallarını keserek satıp tuz, şeker, çay alacak köylüleri yakalayıp, eşeklerini, katırlarını ellerinden aldık, yıllarca mahkemelerde süründürdük. 

Üstelik bununla şişindik, övündük. 
Madalya takacaklar sanıp, her önümüze çıkana gururla, iftiharla anlattık. 

Zavallılar kesilen idari para cezalarını, devletin kestiği parmak acımaz diyerek, keçilerini koyunlarını satıp, son kuruşuna  kadar ödüyorlardı. 

Biz dürüst, namuslu, şerefli görevlilerdik, onlarsa onurlu, gururlu birer vatandaş.

Ne zamanki İzmir’de Antalya’da İstanbul’ da orman içine yapılmış milyon dolarlık villalar gördüm, kendimden utandım. 

O güzelim ormanları kesip oteller dikmiş, villalar yapmışlardı.

Köyleri satın alacak fiyattaki villalarda oturanlar bu memleketin aydınları, koyunlarını satıp kesilen cezaları yatıranlar bu milletin efendileriydi!.. 

Mecliste ve devletin önemli mevkilerinde olanlar bile varmış içlerinde. Yani o köylülere ceza kesen yasaları çıkaranlar...

Ülkenin sözde aydınları, ilericileri o güzelim sedir ormanlarının içindeki villalarda keyif çatarken, biz, katır avlamak için şafakta pusuya yatıyormuşuz. 

Yasaları çıkaranlar ilericilik oynayarak birbirlerini sobelerken, çıkardıkları yasalara alkış tutanlar mahkeme salonlarında kuyruğa giriyorlardı.

Aç kalmamak için kesmek zorunda kaldıklarını/bırakıldıklarını görememiştik.

Özür dilemekte geciktiğim ne kadar insan varsa helallik istiyorum.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Yunus Turgut
Yunus Turgut - 4 yıl Önce

Önemli hem de çok teşekkürler.

Mustafa Işıldak
Mustafa Işıldak - 4 yıl Önce

Toplum vicdanının öğrencisi olabilmek güzel bir meziyet! Acaba kaç kişi, geriye bakıp "ben de öğrenci olacağım" diyebiliyor? Yüreğinize sağlık...