SAĞLIKTAKİ SORUNLARIMIZ...

Bilindiği gibi AK Parti iktidarının ilk iki dönemi ve hatta üçüncü döneminin de büyük bölümünde “Sağlıkta Dönüşüm” başlıklı çok güzel adımlar atıldı.

Türkiye’nin 80 yıllık kanayan yaralarından birisini tedavi etmeye başlayan bu takdire layık projeyle ülkemizin neredeyse en ücra köşesine bile sağlık hizmetleri ulaştı, geçmiş yıllarda köylerinde ebeye hasret vatandaşlarımız ardı ardına açılan Sağlık Liseleri, Sağlık Meslek Yüksek Okulları, Sağlıkla ilgili çeşitli fakültelerden mezun olan pırıl pırıl sağlıkçılara ulaştı.

Emeği geçenlerden Allah razı olsun!

Tabi AK Parti iktidarı da bu hizmetinin teşekkürünü geciktirmeyen vefakâr ve cefakâr Türk halkından misliyle aldı, yıllardır açık farkla iktidarda kalmalarındaki en büyük sır da sağlık hizmetlerine “teşekkür” eden halkımızın desteğiydi.

Peki, sonra ne oldu?

Olan şey ortada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğindeki hükümetin bu hizmetini rant amaçlı kullanan hainler türedi. İhaleleri kapışanlar, sağlık kuruluşlarındaki araç-gereçlerin alım-satımında hilelere başvuranlar, hastanenin (dolayısıyla devletin) imkânlarıyla MR, Röntgen, Tahlil gibi hizmetlerde kullanılan teknik cihaz alabilme imkânı olduğu halde almayıp da bunu kendisinin veya bir yakının özel şirketi aracılığıyla alıp/kiralayıp devlet personelini çalıştırıp, bakım-onarımını devlet kesesinden yapıp para kazanmalarına sebep olan vicdansızlar türedi.

Sonra devletin imkânları iç ve dış mihrakların da oyunlarıyla zorluğa düştü, hastaneler bu cihazların masraflarını karşılayabilmek için başka harcamalardan kısmaya başladı, en çok da sağlık personelinin gelirine vurulan darbeler personellerin özel sağlık kuruluşlarına kaçmasına neden oldu ve acı son kaçınılmaz oldu…

Gerçeğini kendileri daha iyi bilir ama döner sermaye gelirleri yetmez oldu, alınan alet-edavat ve diğer malzemelerde kaliteden taviz verilmeye başlandı, daha önce dünyanın gıptayla baktığı sağlık tesislerimizde şimdi kaliteli personel sorunu dâhil sorunlar ardı ardına gün yüzüne çıkmaya başladı.

Yani, kısacası iktidarın imkânlarını kötüye kullananlar yüzünden bizzat kendileri dâhil hepimiz zor günler yaşamaya başladık. Çünkü artık kendileri de kendi havuzlarından faydalanamayacak kadar kıtlaşan gelirler nedeniyle tıkanan bir çarkın dişlileri arasında ezilmeye başladılar.

Başta sağlık kuruluşlarının yöneticileri olmak üzere gece-gündüz yaptıkları ve halen de yapmaya çalıştıkları hizmetlerinin karşılığında takdir yerine eleştiri almaya başladılar. “Kurunun yanında yaş da yanar” deyimindeki örneği bizzat kendileri yaşıyor… Çünkü o güzelim imkan ve fırsatları rant için kullanan bir avuç bencil insana engel olmadılar ya da olamadılar. Sonuçta iş yapan o ticaret erbapları da kazancının keyfini sürerken sağlıkçıların karşılaştıkları eleştiri ve sorunları umursamaz oldular.

Bakın konu bu kadar basit. Vatandaşın “yesin ama yapsınlar, eskiler sadece yiyordu” cümlesiyle göz yumduğu o (belki de bir avuç) menfaatçinin hırsı nedeniyle güzelim hizmet alanı çıkmaza girmek üzere. Kurumlar arası alış-verişten başlayın da personel sorunlarına kadar yaşanan sorunlar bir an önce giderilmezse yani ilk günlerdeki sisteme dönülmezse korkarım ekonomimiz de kambur haline gelen sektörü taşımakta zorlanacak.

Bu vesileyle Adıyaman’daki branş doktoru eksiğini bir kez daha dile getirmek istiyorum. Bazı hayati branşlarda doktorumuz yok, atananlar bir bahaneyle gelmiyor, bazı branşlarda da tek doktorla bütün Adıyaman’a hizmet yetiştirilmeye çalışılıyor.

Doktorlar ve personeller yorgun, bitkin ve stresli… “Tek başıma yetiştiremiyorum” demeye kalksalar samimiyetle söyledikleri bu cümle politik algılanıyor, tıpkı bu tür yazılarımız gibi…

Arkadaşlar, bize lütfen hissi yaklaşmayın; inanın başta kendim için olmak üzere bütün hepimiz için yazıp/söylüyorum. Lütfen artık işi siyasi çekişmelerin dışında değerlendirin. Sağlığı politikanın kapsamından çıkarın, eski hatalar biliniyor, tekrarlamayın, dönülebilen hatalardan dönün, aldığınız hayır dualarının devam etmesi için sağlıktaki derde “ilaç” olun.


Mehmet Emin Danış

YORUM EKLE