SAĞLIK SEKTÖRÜNE NAZAR MI DEĞDİ?

Bilindiği gibi AK Parti Hükümetlerinin ilk üçünde gururla takdim edilen en başarılı hizmet "sağlıkta dönüşüm" projesiydi..

Covid-19 Pandemisine kadar da "silah sanayi" ve "Ortadoğu politikasındaki stratejik hamleler" gibi bazı yeni projelerle birlikte ilk üçte bu sektör sırlanıyordu...

Ancak ne olduysa Kurban Bayramından sonra oldu ve sağlık sektörü bu ara en çok şikâyetçi olunan sektör haline geldi..

Tamam, herkes kabul eder ki bir mikrobik savaşla karşı karşıyayız, bu savaşta 24 saat görev yapan sağlık çalışanları(nın çoğu) yorgun... ama, amalar çok.. 

Örneğin ilk aylarda görülen tek vakaya bile adeta uzay savaşları benzeri titiz, dikkatli ve hızlı müdahale edilirken şimdilerde bilinmez bir nedenle yavaşlandı..

Ambulans arayanlara "yoğunluk" gerekçesiyle "kendi imkânınla gel" denilmesi bile sektörün imajinı zedeliyor?

Haklı olarak, aklımızda "sağlık sektörüne nazar mı değdi" sorusu oluşmaya başladı..

İlk aylarda her belirtiye anında korona testi yapan sağlıkçılar, şimdilerde sıkı bir anketvari soru yağmurunun ardından "bazı muhtemel vakalara"  evde karantina tavsiyesinde bulunuyor...

Testi pozitif olanlara bireysel ev karantinası uygulanırken temas ihtimallerine ilk aylardaki gibi dikkatli ve hızlı yaklaşılmıyor..

Karantinadaki hasta veya aynı ortamda bulunan riskli yakınlarının dışarıyla bağlantısı "resmen" ve "cebren" kesilmeliyken şimdi kişisel vicdani uygulamalara teslim ediliyor..

Karantinaya uymayanların denetimi dikkat ve önem verilerek yapılmıyor, hastayı tanıyan çevre sakinlerinin "dilerlerse" ihbarına terk edilmiş durumda..

Valiliklerin ilk aylarda adres ve "aile soyisimleriyle" ilan ettiği pozitif vakalar "sosyal refleksle" evlerde izalosyona zorlanırken şimdi soyisim gizlenmesiyle kamufle ediliyor..

Bu uygulamaya alışkın olmayan ve eskiden en küçük bir nezlesine bile "hassas" yaklaşan sağlıkçıların yerine "yorgun", "bitkin", "bıkkın" ve en önemlisi de inisiyatifi elinden alınmış sağlıkçı gören vatandaşlar tepkili... sağlıkçılar ise haklı.. yani iki ucu da kirli değnek benzeri bir durum söz konusu...

(Adamlara "182'den başka bir yerden randevu vermeyin" denilmiş. Yani görevli veya memurun suçu yok.)

Örneğin; 400 yataklı Adıyaman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde de 82. Yıl Hastanesinde de "Alo182"den randevu alanlar dışında hasta muayenesi sadece doktorun ruhaniyetine bağlı. (Dilerse muayene yapıyor, dilemezse sadece günlük randevulu hastalara bakıyor.)

Şanslı olan hastalar vicdanlı doktora rastlıyor, şanslı olmayan için ise üç yol var;

1. Yol: 182'den kaç gün sonra boşsa uygun gün ve saate randevu almak..

2. Yol: Acillik bir hale gelip acil servise gidip kayıt olabilmek...

3. Yol: Özel Hastaneye gidip parasıyla test yaptırmak.

Beni en çok üzen tesbitim ise sağlıkçıların kendi arasındaki adaletsizlik..

Hayatın her alanında olduğu gibi bu sektörde de "şansı", "torpili", "kıdemi" olanlar pasif görev noktalarında rutin mesailerini yaparken "şansız", "gariban" ve "kıdemsiz" personeller son 7 aydır canlarından bezmiş durumda...

Örneğin "Sağlık" Ocağı, Merkezi veya Evi ve 82. Yıl Hastanesi gibi pandemi dışı sağlık birimlerindeki hemşireler rutin mesai yaparken "pandemi" merkezi olan hastanelerdeki personeller aylardır rahat bir uykuya, yavrularına sarılmaya ve aile bireyleriyle sohbete muhtaçlar...

Bir zamanlar milli eğitimde de hantallaşmış kadrolar nedeniyle tıkanan eğitimde yapılan rotasyon sistemi sağlık için "acil" uygulanması gereken bir sistem olmuştur...

Bir şekilde "sote" birimlere kaytaran sağlıkçılarla ayakta durmakta zorlananlar yer değiştirmelidir..

Bir de pandemi mücadelesi yapan birimlerdeki poliklinik ve tedavi birimleri ayrı merkezlere taşınmalıdır.

Cilt, ortopedi veya dâhili şikâyetler ile aynı binada hizmet veren pandemik savaş başarısızlığa mahkûmdur. Günlük rutin ve belkide sivilce gibi basit şikâyetlerle kuruma başvuran hastalarla pandemiyle savaşan yorgun sağlıkçının karşılaşması bile olası bir tartışma veya yanlış anlama nedenidir.. 

Koronayla savaş nedeniyle uykusuz ve yorgunluktan bitkin olan bir sağlıkçıya göre basit sayılacak sağlık sorunları gereksiz bir zaman kaybı gibi görülür ve yeterli önem gösterilemeyen hastaların şikâyetlerine sebep olabilir..

(Dikkat edilirse bu ara oluşan sitem ve şikâyetlerin çoğu bu örnekle eşleşmektedir.)

Kısacası sapla samanı biri birinden ayırmak gerek...

Rutin muayene, kontrol, teşhis veya tedaviye ulaşamayan insanlar sağlık sektörünün tüm birimlerine ortak sitem ve eleştiri yapıyor ki bu da aylardır pandemiyle mücadele eden sağlık çalışanlarına büyük haksızlıktır.

Bu haksızlığı gidermek de yine sağlıkçılara düşüyor..

Acilen rotasyon uygulanarak yorgun personeller dinlendirilmelidir ve pandemi savaşıyla rutin hizmetler ayrı binalara taşınmalıdır.

Sözümü bağlarken başta İl Valisi ve İlçe Kaymakamları olmak üzere bu konuyla alakalı yetkililere seslenmekle kalmayıp, vatandaş olarak hepimize düşen görevlerimizi de hatırlatmak istiyorum..

Umutmayalım ki, bizi bizden iyi kimse koruyamaz!

Bu nedenle "bizler de vatandaşlar olarak" maske, sosyal mesafe ve hijyen gibi görevlerimizi daha büyük özenle yerine getireli..

YORUM EKLE
YORUMLAR
Yunus Turgut
Yunus Turgut - 4 yıl Önce

İlim itibar görmediği yerden göçer gider.
İbni Sina