OSMAN...

Fatma 17 yaşında. Besni, Sayören’den at sırtında gelmiş Turuş’a. Telli duvaklı bindirmişler ata. Rençber bir aileden. Pamuk tarlasından çekip alarak giydirmişler gelinliği. Davulla, zurnayla girmiş köye. Üç gün üç gece sürmüş düğün. Üç gün üç gece yemekler yenmiş, halaylar çekilmiş, silahlar sıkılmış havaya. Kocası olacak yiğidi ilk gerdeğe girdiği toprak damda görmüş. Osman… Şanlıurfa nüfusuna kayıtlıymış Osman… Şanlıurfa’dan gelmiş Turuş’a. Fırat’ı nasıl geçtiği bilinmiyor. Bir yıl sonra oğulları olmuş Fatma’yla Osman’ın. Bir bahar günü, sürü köyü terk ederken gelmiş dünyaya bebek. Şeyho koymuşlar adını. Şeyho… Şeyho, ilk çocuk, ilk oğlan… Kurban kesmiş Osman. İmam etmiş yemek duasını. Şeyho üç yaşına merdiven dayadığında harbe girmiş memleket. Osman’ı da çağırmışlar. Şeyho üç yaşındaymış. Turuş’tan bir sabah erkenden çıkmış yola Osman. Kırk beş kilometre yürümüş şehre varmak için. Çaydan geçmiş, köpekler kovalamış, çamura, balçığa batmış. İlk işi, bir çıngırak almak olmuş Şeyho’ya. Köye, Şeyho’ya teslim etsinler diye de tanıdık aramış şehirde. Oturakçı pazarında bulduğu bir köylüsüne teslim etmiş sonunda.

“Şeyho’ma götürün,” demiş köylüsüne. Adıyaman’dan Gölbaşı’na, oradan da cepheye gitmiş bir gün sonra.

Gidiş o gidiş. Dönmemiş Osman. Fatma on yedisinde kocasız, Şeyho üç yaşında babasız kalmış. Fatma, evlenmemiş bir daha. Yün eğirmiş, bal satmış Osman’ı doyurmak için. Çoğaltmış kovanları. Arttırmış günlükleri. Büyümüş Osman. Anasının biriktirdiği altınları ve paraları satmış, cambazlık yapmış. İnek almış, satmış. Öküz almış, satmış. Camış almış, satmış. Sonra tarla almış. Bağ almış. Pamuk ekmiş. Nohut ekmiş. Buğday ekmiş. Kendi gibi yetimleri evermiş. Ev yeri almış. Çocuklarını okutmuş.

1967’de öldü Fatma.

Şeyho, 1988’de...

Ruhları şad, mekanları cennet olsun.

Suat TEKİN

YORUM EKLE