ORUÇ...

Ramazan ayında her konuda olduğu gibi oruç konusunda da insanları değil  lemlerin efendisi Allah'ı dinleyelim.

Oruçla ilgili bütün sorularınızın cevabı bakara Suresi 183/184/185/187. ayetlerinde bulabilirsiniz okumanız umuduyla...

KUR’AN’DAKİ ORUÇ (savm-siyam)

Muhammed (AS) döneminde “oruç” denildiğinde neyin kastedildiği anlaşılmaktaydı. Nitekim

Bakara Suresi 183. ayette “Oruç sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sizin de üzerinize yazıldı” denilmektedir.

Bununla beraber, aşağıda görüleceği gibi, Bakara Suresi’ndeki dört ayetle oruçla ilgili tüm detaylar açıklanmıştır. Bu ayetleri okuyan kişinin oruçla ilgili anlamayacağı herhangi bir husus kalmaz. Bakara Suresi’nin 183, 184, 185 ve 187 numaralı dört ayetinde oruçla ilgili tüm bilgiler verilir. Bu ayetler şöyledir:

"Ey inanıp güvenenler! Oruç, sizden öncekilere yazıldığı şekliyle size de yazıldı ki kendinizi koruyasınız. (Bakara,2/183)

"(Size yazılan oruç) sayılı günlerde tutulur. Sizden kim, hasta veya yolculuk halinde olursa, tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde tutsun. Orucu tutabilecek olanların bir çaresizi doyuracak kadar fidye (fitre) vermesi de gerekir. Kim bir iyiliğin fazlasını yaparsa onun için iyi olur. Oruç tutmanızın ne kadar iyi olduğunu bilseniz, (hasta ve yolcu olmanıza rağmen) tutarsınız. (Bakara,2/184)

"(Sayılı günler) Ramazan ayıdır. İnsanlara rehber olan ve rehberin açıklayıcı âyetlerinden oluşan Kur’ân’ın, o Furkan’ın indirildiği aydır. Sizden kim o ayı yaşarsa, oruçlu geçirsin. Kim de hasta yahut yolculuk halinde olursa, o günlerin sayısı kadar diğer günlerde oruç tutsun. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bunlar, sayıyı tamamlamanız, (orucun bittiği gün) sizi buna yöneltmesine karşılık (Bayram namazında) Allah’ın yüceliğini seslendirmeniz ve ona karşı görevinizi yerine getirmeniz içindir. (Bakara,2/185)

"Oruç gecelerinde kadınlarınızla cinsel içerikli konuşmalar yapmak size helal kılındı. Onlar sizin için bir elbise, siz de onlar için bir elbisesiniz. Allah kendinize ihanet ettiğinizi bildi de yüzünüze baktı ve sizi affetti. Artık onlarla birleşebilirsiniz. Allah’ın sizin için yazacağını (çocuk sahibi olmayı) isteyin. Fecrin olduğu tarafta, ak çizgi kara çizgiden size göre tam seçilinceye kadar yiyin, için; sonra orucu geceye kadar tamamlayın. Mescitlerde itikâf halinde iken kadınlarınızla birleşmeyin. Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır, onlara yaklaşmayın. Allah âyetlerini insanlara böyle açıklar ki kendilerini korusunlar. …

(Bakara,2/187)

Kur’an kendi kendini açıklayan ikişerli ayetlerden oluşan mucize bir kitaptır!

Bakara Suresi 183, 184, 185, 187. Bu dört ayetten orucu öğreniyoruz. Bu ayetleri incelersek, Ramazan orucu hakkındaki TÜM BİLGİYİ öğrenmiş oluruz. Bu ayetlerin ışığında oruc şöyle açıklanıyor;

Oruç Kur’an’ın emrettiği, üzerimize yazılmış bir farzdır (Bakara Suresi 183).

Oruç Ramazan ayında tutulur (Bakara Suresi 185). Ramazan Kur’an’ın indirildiği aydır ve oruç bu ayın günlerinde tutulur. Ramazan, Ay takviminin bir ayıdır. Ay’ın hareketlerine göre belirlenir. Ay’ın görünmesiyle başlayan bu ayın başlangıcını, astronomik hesaplarla aylar, hatta seneler önce bilebiliriz.

Günümüzde bu ayın başlangıcını, takvimlerle çok önceden ve çok rahat bir biçimde bildiğimiz için Ay’ı gözetlememize gerek kalmamıştır. Günümüzde Ay ve Güneş tutulması gibi çok daha kritik gök olayları bile senelerce önceden, hem de nereden en iyi gözlemlenebileceğiyle beraber bilinmektedir. Kameri ayların hepsi gibi Ramazan da 29 veya 30 gün sürer.

Hastalık yada yolculuk sebebiyle oruç tutamayanlar, tutamadıkları günlerin sayısı kadar başka günlerde oruç tutarlar (Bakara Suresi 184). Buna karşılık orucunu kasten bozanın arka arkaya 61 gün oruç tutması gerektiği, uydurma hadislerin ve mezheplerin bir izahıdır; Kuran’da böyle bir izah geçmez.

Kur’an’da, hacla ilgili bazı hata ve eksikliklerde orucun fidye olarak tutulması (Bakara Suresi 196), yanlışlıkla ölüme sebebiyet verenlerin köle azat etmeyi yerine getiremezlerse iki ay kesintisiz oruç tutması (Nisa Suresi 92), yemin bozanların kefaret olarak oruç tutması (Maide Suresi 89), hacda avlanma yasağını çiğneyenlerin kefaret olarak oruç tutması (Maide Suresi 95), hanımlarını cahiliye adetlerinde olduğu gibi anası gibi yakın akrabası ilan edip boşanmaya kalkmanın cezası olarak köle azadını yerine getiremeyenlerin kesintisiz iki ay oruç tutması (Mücadele Suresi 4) geçer.

Görüldüğü gibi Kur’an, bazı suçların cezasında orucun, suçun bu dünyadaki bir karşılığı olarak tutulmasını söyler. Tüm bu detayları veren Allah, orucun kasten bozulmasının iki ay kesintisiz oruç tutma gibi bir cezası olsaydı, bunu da açıklamaz mıydı? Madem açıklamamıştır, böyle bir ceza yoktur. Yukarıdaki suçları incelersek, bu suçlardan kiminin oluşma ihtimali binde birden bile az bir ihtimaldir. İnsan hayatında olma ihtimali bu kadar az olan şeyleri açıklayan Allah’ın, kişilerin kasten oruç bozması gibi olma ihtimali çok daha yüksek olan bir olayın böylesi bir cezası olsaydı, bunu açıklamamış olması hiç mümkün müdür?

Oruca “gücü yetenlerin” bir yoksulu doyuracak fidye vermesi gerekir. (Bakara Suresi 184). Herkes Bakara Suresi 186. ayetinde belirtildiği gibi Allah’ın bize yakın olduğunu unutmadan değerlendirmesini yapmalıdır. Bakara Suresi 185. ayetin sonundaki hasta veya yolcu olduğumuz halde“oruç tutmanın bizim için daha hayırlı olduğu” ifadesi göz önünde bulundurularak oruç tutmaya gayret edilmelidir.

Yoksulu doyurmak isteyenlerin, yoksulu neyle, ne kadar, kaç öğün doyuracakları hususları belirlenirken aynı ayetteki “Kim gönülden bir hayır yaparsa, bu kendisi için daha hayırlıdır” ifadesi göz önünde bulundurulmalıdır.

Orucun vakti tan yerinin ağarmasıyla başlar. Bu vakitte (tan yerinde) siyah ipliğin beyaz iplikten ayrılması ifadesi açıklanırken; tan yerinde beyazlığın, ufukta yatay uzanan bir ip gibi görülmesinden dolayı, tan yeri ağarmasına “hayt” (ip) dendiğini söyleyenler olmuştur. Bazılarına göreyse, gecenin karanlığının, belli bir mesafedeki siyah iplikle beyaz ipliğin ayırt edilmesini engellemeyecek şekilde dağılması ayette kastedilmektedir. Bakara Suresi 187. ayette geçen “sizce” ifadesiyle; orucun başlangıç vaktinin ufukta ışık alametlerinin ilk gözükmeye başladığı an değil, karanlığın biraz daha açıldığı sonraki zaman olduğu anlaşılmaktadır.

Mevcut takvimlerin çoğunda gösterilen başlangıç vaktine göre orucun başlangıcında bir miktar daha esneklik olduğunu söyleyebiliriz. Orucun süresi geceye dek devam eder. Kuran’da günün gece ve gündüz diye iki kısım olduğunu görüyoruz. Orucun bitiş zamanı gecenin başı, yani gündüzün sonudur (Bakara Suresi 187).

Oruç gecesi kadınlara yaklaşabileceğimiz söylenir (Bakara Suresi 187). “Yaklaşma” kelimesi mecazi anlatımlı bir kelimedir. Kadın erkek cinselliği için aynı şekilde Türkçede de “beraber olma” gibi deyimler kullanılmakta, bu deyimle “cinsel ilişki” kastedilmektedir. Bu ayetteki ifade tarzından, Allah'ın Nebi'si döneminde “oruç” denildiğinde anlaşılana “oruç gecesi kadınlara yaklaşmamanın” da dahil olduğu ve daha önce yasak olan bu durumun bu ümmete serbest bırakıldığı anlaşılmaktadır; ayetteki bu ifadeyle bu husus açıklığa kavuşturulmuş olmaktadır.

Bakara Suresi 187. ayette, orucun başlangıç vaktine kadar yiyebileceğimiz ve içebileceğimiz söylenir. Böylece orucu oluşturan üç unsur olan; 1- yememe, 2- içmeme, 3- cinsel ilişkiye girmemenin oruç vaktinde yerine getirilmesi, yani bunların orucu oluşturduğu anlaşılır. Orucun bitiş vakti olan gecenin başlangıcından sonra bunlar serbesttir. Kan vermenin, kusmanın, küfretmenin, kavga etmenin orucu bozduğu şeklindeki izahlar uydurmadır. Orucu oluşturan unsurlar bellidir. Yemek, içmek ve cinsel ilişki dışında hiçbir şey orucu bozmaz.

YORUM EKLE