ÖLÜM ANINDA MELEKLER AZAP EDER Mİ?

Kur'an'ı Mübin'in bağlam ve bütünlüğünü bilmeyen veya uydurma dinin rivayet ve ictihadlarına mahkum olan birinin çok zor anlayacağı iki âyet-i kerime vardır.

Aslında Kur'an'a göre kabir sorgusu ve azabı olmadığı gibi kabir hayatı diye bir şey de yoktur.

Buna bağlı olarak vefata yakın olan bir kişinin, herhangi bir hastalığı sebebiyle maddi olarak duyduğu acı ve ızdırap dışında yüce Allah tarafından veya melekler vasıtasıyla azap edilmesi söz konusu olamaz.

Çünkü Kur'an'ın onlarca âyetine göre sadece dünya hayatında sağlıklıyken cezalandırma, kıyamet saatinden sonra da ateş azabı ve cehennem azabı vardır.

"Onlara (müşrik ve kafirlere) dünya hayatında azap vardır. Ahiret azabı ise daha şiddetlidir." (Râd- 34)

"Bundan dolayı biz de onlara dünya hayatında zillet azabını tattırmak için o uğursuz günlerde soğuk bir rüzgar gönderdik. Ahiret azabı elbette daha çok alçaltıcıdır. Onlara yardım da edilmez." (Fussilet- 16)

Cimriliklerinden dolayı bahçe sahiplerinin nasıl cezalandırıldıkları anlatıldıktan sonra şöyle buyrulmuştur.

"İşte azap böyledir. Ahiret azabı ise elbette daha büyüktür. Keşke bilselerdi." (Kalem- 33)

Görüldüğü gibi daha onlarca ayette bahsi geçen azap sadece dünya ve ahiret ile ilgilidir.

Şia ve Ehli Sünnet din adamlarının Kur'an'ın manasında yaptıkları tahribat nedeniyle bağlam ve bütünlüğü dağıtılmış iki âyetin anlamı zor olmuştur.

1. Âyet

"Melekler onları vefat ettirirken, onların yüzlerine ve sırtlarına vurduklarında nasıl olacak." (Muhammed-27)

2. Âyet

"Bir görsen, melekler o kafirleri vefat ettirirken onların yüzlerine ve sırtlarına vurarak ‘tadın yakıcı azabı’ derler." (Enfal- 50)

Din adamlarının söylediği gibi melekler insanları vefat ettirirken azap ederler mi?

Yüce Allah hesaptan önce yani sorguya çekmeden, muhakeme etmeden, savunma almadan, hiçbir zaman azap etmez.

Mahkeme olmadan ceza,azap ve işkence olmaz.

Ölüm anında aciz olan bir insana Allah azap etmez.

Peki bu iki ayeti nasıl anlamak gerekir?

Söz konusu âyetleri iki bölüme ayırmak gerekir.

Birinci bölüm, "meleklerin, kafirleri vefat ettirmeleri"

İkinci bölüm, "kafirlerin azap edilmeleri"

Yani Âyetlerin Kur'an'daki sisteme göre manaları şöyledir.

Âyetleri metinleri ile yani Arapçası ile birlikte görelim.

"’Velev terâ iz yeteveffellezine keferul meléiketü’ ‘melekler onları vefat ettirirken onları bir görsen.’ Âyetin bu cümlesi meleklerin kafirlerin canlarını aldıkları anı haber veriyor. ‘Yedribune vucuhehum ve edbérâhum ve zuku azâbel harik’, yakıcı azabı tadın diyerek yüzlerine ve sırtlarına vuracaklardır." (Enfal-50)

Bu da cehennem azabıdır.

Yani ölüm ile cehennem azabı arasında o kadar kısa bir mesafe var ki, kişi öldükten hemen sonra, binlerce sene kabirde kalsa bile kendisine bir saat gibi gelecektir.

Bu ister kafir olsun ister mümin olsun hiç farketmez.

İşte şu âyet aynı gerçeği gösteriyor.

"Onlar, meleklerin, ‘Size selam olsun. Yapmış olduğunuz iyi amellere karşılık cennete girin! diyerek tertemiz olarak canlarını aldıkları kimselerdir." (Nahl-32)

Kişinin vefatından hemen sonra ya cennet nimetleri veya cehennem ateşi vardır..

Ashab-ı Kehf  buna en güzel delildir.

Üç yüz sene mağara uykusu bir günden az gibi geçmiştir.

Adem (a.s) zamanında ölen ile kıyamet saatinde ölen arasında hiçbir fark yoktur.

Her ikisi de kabirde aynı zamana mahkum olurlar.

Yasin- 51, 52, 53; Nahl- 26-27; Müminün-- 14, 15, 16. Âyetleri dünya hayatından direkt olarak mahşere çıkılacağını gösteren en güzel örneklerdir.

Yani dünya hayatı ile kıyamet arasında bir mesafe ve zaman kaybı söz konusu değildir.

Zaman göz açıp kapayıncaya kadar geçecektir.

Yat ve kalk, işte o kadar.

Ancak şu da Kur'an'ın bir gerçeğidir. İnsanlar vefatları anında nereye gideceklerini görürler. (Yunus-- 90, 91; Müminün-- 99, 100; Mümin-- 84, 85; Nisa—159)

Mehmet TIRPAN

YORUM EKLE