OKUYUCUYA MEKTUP...

Sevgili okuyucularımın dikkatine;

Depremden önce 4 çeşit gazete vardı... İlan alanlar, etik kurallar dışına çıkmayanlar, bir kısım ve diğer kısım...

Depremden en fazla etkilenen Adıyaman, Hatay ve Kahramanmaraş'ta faaliyet gösterenler başta olmak üzere bölgedeki birçok medya kuruluşu ve çalışanı iflasın eşiğine geldi, hatta battık sayılır...

Benim durumumda olanlardan kastım etik kurallar dışına çıkmayanlar. Öncelikle belirteyim ki etik kurala uyan-uymayan derken ahlaklı-ahlaksız ayrımı yaptığım zannedilmesin. Elbette basın sektöründe olmanın bazı imkânlarından faydalanıp da ahlaki değerler dışına çıkmış olanlar vardır ama yazımın konusu bunun dışındadır; zaten bu kişi ve kuruluşların sayısı da çok çok azdır.

Benim ifademin açılımı şöyle:

1- Gazeteciliğe gönül verip de bu sektöre girmiş, Basın-İlan Kurulunun oldukça zor şartlarını yerine getirerek ilan almayı başarmış ve buna rağmen kıt-kanaat yayın hayatını sürdürenler...

2- Basın-İlan Kurulu'nun zor şartlarını yerine getiremeyen ama yine de reklâm, özel ilan, maaş gibi başka işten kazanılıp da basın sektörüne harcanan parasıyla, üstelik de basının verdiği gücü silah olarak kullanmadan olması gerektiği gibi gazetecilik yapanlar...

3- Medya sektörünün ekonomik ağır gücünü kaldırabilmek için isteyerek veya istemeyerek nihayetinde basın gücünün etkilerinden korunmak için ekonomik destek veren siyasi, politik veya kapitalist güçlülerden para-kadro veya ödenek desteği alanlar....

4- Üçüncü madde kapsamındakilerle aynı gerekçelerle rakip siyasi, politik veya kapitalist kişi ve kuruluşlardan destek alıp yayıncılık yapanlar...

Yazımın ilk kısımlarında da belirttiğim gibi başta Adıyaman, Hatay ve Kahramanmaraş'ta medya kuruluşları ve çalışanlarının büyük çoğunluğu ya battı veya uzun süre belini doğrultamayacak şekilde ağır hasar aldı.. Yani (ayrım yapmaksızın) neredeyse bütün yerel medya çok büyük hasar aldı.

Onlarca medya çalışanı vefat ederken yaşadığı sanılan bizler de diğer depremzedeler gibi (arsız, aymaz ve umursamazlar hariç) yaşayan ölüler olduk...

Bir yandan kaybettiğimiz yakınlarımızın acısını, diğer yandan kıtkanaat biraraya getirdiğimiz araç, gereç ve ev eşyalarımızın yerle bir olmasının verdiği tükenmişliği yaşıyoruz... Ve buna rağmen toplum bizden hiç birşey olmamış gibi hızlı ve devamlı yayıncılık bekliyor...

Deprem bölgesindeki vatandaşlarımızın sesini duyurmak, memleketimizi yeniden eski günlerine döndürmek konusundaki çalışmaları takip edip kamuoyuna sunmak, yaklaşan seçimler öncesi ve seçim dönemini hızlıca sunmak gibi büyük görevlerimizin farkındayız... Ama farkında olunmayan birşey var ki, tıpkı depremzede diğer esnaf, sanatkar ve tüccarlarımız gibi biz de yayın için gerekli olan araç ve gereçlerimizi kaybettik... Üstelik toplumun birçok kesimine verilen desteklerden de henüz faydalanabilmiş değiliz...

Bu yazıyı sunmamın sebebi sadece durumdan haberdar olmanızdır... Zaten durumu görerek gerekeni yapması gerekenler gördükleri halde görmezlikten geliyor... Ben, sizlerin yani okuyucularımızın bilmesini istedim...

Mehmet Emin Danış

YORUM EKLE