ÖĞÜT VEREN MÜJDELEYİCİ PEYGAMBER

“Biz seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik, fakat insanların çoğu (bu gerçeği) bilmez.”(Sebe’, 28)

 “Andolsun biz her topluma, ‘Allah'a kulluk edin, tağuttan kaçının’ diye bir elçi gönderdik.”(Nahl, 36)

“Her toplum içinde mutlaka bir uyarıcı (peygamber) gelip geçmiştir.”(Fatır, 24)

" Her toplumun bir yol göstericisi vardır."(Ra'd, 7)

“Biz seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik, fakat insanların çoğu (bu gerçeği) bilmez.”(Sebe’, 28)

"Biz seni bütün insanlara elçi olarak gönderdik, şahit olarak Allah yeter." (Nisa, 79)

Bu ayetler, Hz. Muhammed’in peygamberliğinin evrenselliğini ifade etmektedir.

Kur’ân’da birçok ayette Hz. Muhammed’in müjdeleyici (beşir ve mübeşşir) ve uyarıcı (nezir ve münzir) olarak gönderildiği bildirilmektedir:

“Biz seni gerçek ile birlikte müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.”(Fatır, 24)

“Sen ancak bir uyarıcısın.”(Fatır, 23)

“Beşir”  ve eş anlamlısı olan mübeşşir” kelimesi; iman edip salih amel işleyenleri Allah’ın rızası, cennet ve nimetleriyle müjdeleyici; “nezir” ve eş anlamlısı olan “münzir” ise, inkâr edip isyan edenleriilahî azap ve ceza ile uyarıcı demektir. 

Uyarıcı ve müjdeleyicilik bütün peygamberlerin ortak niteliğidir. 

Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV), sadece içinde yaşadığı toplumu değil, bütün insanları Kur’ân ile uyarmakla görevlendirilmiştir: 

“Bu Kur’ân, bana vahyolundu ki, onunla sizi ve onunulaştığı herkesi uyarayım.” (En’am, 19)

“Andolsun, Allah’ın Rasûlünde sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseleriçin güzel bir örnek vardır.” (Ahzab, 21)

Hz. Peygamberin örnekliği Kur’ân’da “şahid” ve“üsve-i hasene” kelimeleri ile ifade edilmiştir. “Şâhid”, sözlükte tanık, bilen, muttali olan, hazır olan, delil ve örnek anlamlarına gelir.

Kur’ân’da bir hakkı, bir olayı ispatta bilgi ve görgüsüne müracaatedilen kişiye şâhid denildiği gibi (bk. Nisa, 135) inanç, söz, fiil, ahlak ve davranışlarıyla insanlara güzel örnek olan peygamber ve müminlere de şâhîd denilmiştir. (Meselâ bk. Ahzab, 45)

Hz. Muhammed (SAV), söz, ibadet, ahlak, eylem, iş ve davranışlarıyla ümmetine örneklik ve önderlik etmiştir.

Şu ayetler bu hususu açıkça ifade etmektedir:

“Böylece sizler insanlara birer şahit / örnek olasınız ve peygamber de size bir şahit / örnek olsun diye sizi orta / âdil bir ümmet yaptık.” (Bakara, 143)

“Allah sizi hem daha önce hem de bu Kur’ân’da Müslüman diye isimlendirdi ki, Peygamber size şahit / örnek olsun siz de insanlara şahit /örnek olasınız.” (Hac, 78)

“Andolsun, Allah’ın Rasûlünde sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseleriçin güzel bir örnek vardır.” (Ahzab, 21)

Kur’ân’da Hz. Muhammed’in öğüt verici olduğu açıkça bildirilmektedir:

“Sen öğüt ver. Sen ancak bir öğüt vericisin. Sen onlarınüzerinde bir zorba değilsin.” (Ğâşiye, 21-22)

“Sen öğüt ver, çünkü öğüt müminlere fayda verir.” (Zariyat, 55)

“Öğüt ver çünkü öğüt muhakkak fayda verir / öğütfayda versin vermesin sen öğüt ver. Allah'tan korkan kimse öğüt alacaktır. En bedbaht olan (kâfir) kimse ise öğüt almaktan kaçınacaktır.” (A’lâ, 9-11)

Peygamberlerin en başta gelen özellik ve görevlerinden biri insanları hakka davet etmektir. Bu görevi yapanlara davetçi anlamında “dâ’î” denir. Kur’ân’da Peygamberimiz de bu nitelikle anılmıştır.

“Allah’ın izniyle seni kendi yoluna çağıran bir davetçi ve aydınlatıcı bir kandil olarak gönderdik.” (Ahzab, 46)

Hz. Muhammed, yol göstericidir...

Peygamberlerin temel özelliklerinden biri insanlaradoğru yolu göstermeleridir:

“Her toplumun birhâdisi / yol göstericisi vardır.” (Ra’d, 7)

Ayette geçen “hâdî” olma, diğer peygamberler gibi Peygamberimizin de bir niteliğidir. 

Peygamberimizin doğru yolu gösteren olduğu Kur’ân’da açık seçik bildirilmektedir. Şu ayeti örnek olarak verebiliriz: 

“Şüphesiz ki sen (insanları) doğru yola iletiyorsun.” (Şura, 52)

Peygamberin hidayeti, insanlara doğru yolu göstermekten ibarettir, gerçekte hidayet veren Allah’tır.

“Allah’ın izniyle seni kendi yoluna çağıran bir davetçi ve aydınlatıcı bir kandil olarak gönderdik.” (Ahzab, 46)

Hz. Muhammed, çok merhametli, çok şefkatli ve ümmetine çok düşkündü...

Hz. Muhammed bütün âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir. Bu husus Kur’ân’da şöyle ifade edilmektedir: 

“Biz seni ancakâlemlere rahmet olarak gönderdik." (Enbiya, 107)

"Andolsun size kendi içinizden öyle bir peygambergelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağırgelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatli ve çok merhametlidir." (Tevbe, 128)

Ayette geçen "harîs" kelimesi; bir şeyi çok arzu eden demektir. Peygamberimiz, çevresindeki insanların mümin olmalarını, salih ameller işlemelerini ve Allah'ın rızasına ermelerini çok istiyordu. İman etmeyenlere çok üzülüyordu.

Yüce Allah, Peygamberimizin ümmetine olan bu düşkünlüğünü, "nerede ise kendini helak edeceksin" şeklinde ifade etmektedir: 

"Mümin olmuyorlar diye âdeta kendini helak edeceksin." (Şuara, 3; bk. Kehf, 6)

Peygamberimiz, alçak gönüllü, yumuşak kalpli idi.Bu sayede insanları etrafına topladı.

Yüce Allah bu hususu ayette şöyle bildirmektedir:

“Allah'ın merhameti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık senonları affet. Onlar için Allah'tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah'a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.”

Sonuç olarak Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV); bütün insanlara elçi olarak gönderilmiştir ve o peygamberlerin sonuncusudur. Onunla nübüvvet sona ermiştir.

O, müjdeleyici, uyarıcı, hak davetçi, öğüt verici, yol gösterici, şefkat ve rahmet peygamberidir.

O, insanları hakka çağıran, dini tebliğ eden bir peygamberdi.(Maide, 99; bk. Nahl, 82), zorlayıcı (Kaf, 45), zorba (Ğâşiye, 22) ve katı kalpli değildi. (Âl-i İmran, 159) Yumuşak davranışlı (Âl-i İmran, 159) ve öğüt verici idi. (Ğâşiye, 21)

İnsanlara Allah'ın ayetlerini anlatmış, onları şirk, küfür ve nifaktan temizlemiş, kitabı, hikmeti ve bilmediklerini öğretmiş (Cuma, 2; Bakara, 151), onları doğru yola iletmişti. (Şûra, 52) İyiliği emretmiş, kötülüğü menetmişti. (A'raf, 157) Allah yolunda cihat etmiş (Nisa, 84), Kur’ân hükümlerini açıklamış, dinî konularda hüküm vermiş (Nahl, 44), helâlı ve haramı bildirmişti. (Araf, 157; bk. Tevbe, 29)

YORUM EKLE