KURAKLIK İNSANLIĞI TEHDİT EDİYOR

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Geomatik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, aynı bölümden Dr. Nevin Betül Avşar ile birlikte 2017 yılında Gravite ve İklim Değişimi Uydusu (GRACE) verilerini inceleyerek araştırma yapmış ve ülkemizde giderek artan bir kuraklık yaşandığını belirterek uyarıda bulunmuş...

Kuraklığın Marmara, Batı ve Orta Karadeniz bölgelerinde daha büyük sorun olduğunu kaydeden Prof. Dr. Kutoğlu; "Analizler, Türkiye genelinde zemin suyu bütçesinin her yıl ortalama 4 milimetre azaldığını gösteriyor. Çalışmaya göre bazı yıllarda dönemsel olarak artışlar olsa da uzun vadede su bütçesi istikrarlı bir şekilde azalma eğilimi gösteriyor. Elde edilen haritaya göre sorun Marmara, Batı ve Orta Karadeniz bölgelerinde daha büyük" demiş..

Su bütçesinin tekrar yükselişe geçebilmesinin kar yağışlarına ve yağan karın yerde kalma süresine bağlı olduğunu dile getiren Prof. Dr. Kutoğlu diyor ki:

"Ancak su bütçesinin azalmasının iklim değişikliği birbiriyle etkileşerek bir kısır döngü yaratıyor. Süreci yavaşlatabilmek için iklim değişimiyle uyumlu kapsamlı bir plana ihtiyaç var. Öncelikle doğayla uyumlu projelere, şehir düzenlemelerine ağırlık verilmesine ve su tasarrufuna dikkat çekilmesi lazım. Su tasarrufu noktasında gereksiz su kuyularının yanı sıra şehirler arası yollarda dinlenme tesislerindeki araç yıkama faaliyetlerinin de önemli miktarda tatlı su kaybına neden oluyor."

Aslında bu ve benzeri araştırmalara göre dünyamızda (özellikle son 50 yılda) felakete doğru gidilen bir tehlike yaşandığı bilinen bir gerçek.

Hoyrat kullandığımız doğa can çekişiyor, iklimler bozuldu, insanlar dahil bütün canlıların yapısı bozuldu; artan bozulma kuraklık ve diğer doğasal tepkilere neden oluyor.. Sel, deprem, kuraklık gibi olumsuzlukların kaynağı biz yani insanların bilinçsizliğidir.

Kuraklık insanlığı tehdit ediyor! Peki, "kuraklık nedir ve neden oluşur" diye minik bir araştırma yaptığımızda şu cümleleri görüyoruz:

"Kuraklık en tehlikeli doğa olaylarından biridir. İnsandan yola çıkarak anlatacak olursak, nasıl ki vücudumuzdaki ideal olan sıvı miktarı azaldığında hastalıklar baş gösteriyorsa, yeryüzü için de durum tam olarak böyledir. Ormanların yok edilmesi, doğaya zarar verecek uygulamalar iklimler üzerinde etki yapmakta ve bu da yağışların azalmasına sebep olmaktadır. Yağışların uzun süre az düzeyde olması veya hiç olmaması, var olan su kaynaklarının bilinçsizce kullanılması kuraklığın en önemli nedenleridir."

Bütün bu bilgilere göre kutaklığı önlemek için hem tophekûn insanlık olarak hem de fertler olarak biz insanlara büyük görev düştüğü ortada.

Tabi bu konuda öncelikle dünya devletlerinin konuyla ilgili bilim adamlarının bilgi ve önerileri doğrultusunda hükümetlerce uygulanacak projelerin hayata geçirilmesi gerekiyor.

Tabi biz insanların da bu uyarılara göre yaşamamız ve bize düşen insani görevlere titizlikle uymamız da çok önemli... Mesela iklimlerin doğal gidişatını sabote eden parfüm ve deterjanları mümkün olduğunca kullanmamak veya çiftçilerin kimyasal gübre ve ilaçları mümkün olduğunca kullanmaması gerekiyor.

Günümüz şartlarında kanuni yaptırımlar olmadıkça bazı tedbirlerin uygulanmasının oldukça zor olduğu da biliniyor.

Çiftçilere "kimyasal ilaç ve gübre kullanma" demekle iş bitmez, onlara alternatif göstermek de yine devletlerin kararlı politikalarının önceliği olmalıdır.

Bu konuda benim önerim var; Çevre, Tarım, Hayvancılık, Ormancılık, Su ve Meteoroloji gibi ilgili bilim dallarının uzmanları tarafından geniş kapsamlı bir çalışmayla dünya genelinde uygulanacak standart kurallar belirlenmelidir ve tabi bu kurallar kanunlarla resmi olarak bütün ülkelerde (titizlikle) uygulamaya konulmalıdır.

YORUM EKLE