KUR'ANI YAŞADIĞIN KADAR MÜSLÜMANSIN…

İslam dini, insanın dünya hayatında Sünettullah'a (ilahi kanunlar) göre işleyen bir süreç içerisinde ''İlahi İmtihan'' sonucu, kıyamet gününde her bir bireyin tek başına, kimseden yardım, şefaat, destek  v.b. almadan ilahi yargılamaya tabi tutulacağını ve bunun sonucunda sadece Allah'ın takdiri gereği ödül ya da ceza ile karşılaşacağını ortaya koyar;

''İşte o gün her bir nefse yaptığının (iyi veya kötü) karşılığı tam olarak verilmiş olacaktır.''

(Zümer / 70)

Peki, yüce Allah bu imtihan için bizi başıboş mu bırakmış? Bu imtihanı hakkıyla geçebilmek, başarılı olup ödüle ulaşabilmek için önümüze bir rehber, bir yol haritası koymamış mı?

Tabi ki koymuş. Allah hiçbir topluluğa ayetlerini içeren bir Resul göndermeden onları sorumlu tutup, yargılamayacağını bildirmiştir:

''Kim doğru yola yönelirse, iyi bilsin ki o sadece kendisi lehine yönelmiş olacaktır; kim de saparsa, unutmasın ki o da yalnızca kendi aleyhine sapmış olacaktır: zira hiç kimse bir başkasının sorumluluğunu taşımaz; Çünkü Biz, Resul göndererek uyarmadıkça hiç bir toplumu cezalandırmayız.''  (İsra / 15)

Demek ki, yüce Allah bize imtihanı başarmak için ilahi kural, emir ve hükümlerini içeren Resul göndermedikçe insanları sorumlu tutmaz ve her topluma mutlaka onları uyaran bir Resul göndermiştir. İşte son Nebi/Resul olan Muhammed (A.S.)'e indirdiği Kur'an tek doğru yol rehberi (sırat-ı müstakim) ve hidayete yönlendirici kitap olarak, o dönemdeki ve sonrasında kıyamete kadar gelecek toplumların bu imtihan için yegane kılavuzudur;

''Bu aynı zamanda kendilerine ilim verilenlerin, Kur’anın, Rabbinden gelen hak bir kitap olduğunu bilmeleri, buna iman etmeleri böylece kalplerinin yatışıp mutmain olması için de bir sınama olmuştur. Şüphesiz Allah iman edenleri sırat-ı müstakime iletir.'' (Hac / 54)

''Bilinki ileride bu Kur'andan sorulacaksınız.'' (Zuhruf / 44)

Yani görülüyor ki, bu büyük ve sonuçları ebedi olacak bir yaşamın şeklini belirleyecek imtihanı başarmak için yüce Allah biz kullarına, Kur'anı yol rehberi ve başarının tek anahtarı olarak önümüze koymuştur.

O zaman yapılması gereken bu rehberi anlayarak okuyup, tefekkür ederek üzerinde ağır ağır düşünmek, ilahi mesajların bağlam ve bütünlüğü içinden çıkarılması gereken çözüm ve sonuçlara ulaşamaya çalışmak olmalıdır. Bu sonuçlar işte bu imtihanı başarmak için gerekli olanları içeriyor.

Yüce Allah, bu sonuçlara ulaşmak için Kur'anı anlayarak okumasını ve çaba göstermesini, emek vermesini ''Ey iman edenler'' hitabıyla bizzat her bir bireyden istiyor ve bu sorumluluğu yüklüyor.

Ama dini yanlış yorumlayan gelenekçi din anlayışı 1400 yıldır Allah'ı, Elçisini ve Kur'an ı dinde tam olarak yerli yerine oturtamamış ve şu tembel, miskin anlayışı dinde hakim kılmıştır; Diyorlar ki, ''Allah Kur'anı eksik, anlaşılmaz ve açıklanmaya muhtaç bir kitap olarak göndermiştir. İşte Peygamber bu Kur'anın eksik yerlerini tamamlamak, anlaşılmaz olanları açıklamak, Allah'ın tam açıklamadığı ibadetleri göstermek için gönderildi. O'nun Kur'anı nasıl anladığı ve uyguladığı hadis kitaplarında var. Kur'anı O'ndan ve alimlerden başkası anlayamaz. Siz sıradan insanlar Kur'an okumayın, anlayamazsınız; hadis kitaplarını okursanız imtihanı geçmek için açıklanmış ve tamamlanmış olan Kur'anı okumuş sayılırsınız.'' (!)

Halbuki değişik ayetlerde yüce Allah Kur'an için; ''Yeterli, Eksiksiz, Ayrıntılı, Korunmuş, Rehber ve Şifa, Kolaylaştırılmış, Apaçık, Açıklayıcı, Bizzat ben açıkladım'' dediği halde bu anlayışı savunmak, Kur'anı bir kenara bırakıp, beşer eliyle yazılmış ve zanna dayalı bilgileri din kabul etmek, bu kitaplarla dünya imtihanını geçebileceğini zannetmek tam bir sapkınlık göstergesidir!

Herkes kendi çabasına göre Kur'an ı anlama, kavrama ve bununla hayatına ne kadar ve nasıl uyguladığına göre değerlendirilip yargılanacaktır❗

Her birey Kur'anla birlikteliği ölçüsünde hesaba çekilecektir.

Kıyamet sorgulaması yapıldığında Kur'andan kopuk bir hayatla, uydurma rivayetlerin rehberliğinde dünya imtihanını verenler, o gün gerçeği anlayacaklar.

İşte o zaman size "doğru din budur" diyenler sizi yüz üstü bırakacak, çünkü onlarda aynı durumda olacaklar;

"Rabbimiz! Biz yöneticilerimize ve büyüklerimize itaat etmiştik, fakat onlar bizi yoldan saptırdılar.", "Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver, onları büyük bir lanete uğrat" derler. (Ahzab / 67-68)

                                                                                                                                   

Sonuç olarak;

Kur'an ile ne kadar ilişkilisiniz?

Kur'andan ne kadar haberdarsınız?

Kur'andaki ilahi mesajları anlamak ve kavramak için ne kadar çabaladınız?

Kur'anı bu çaba sonucunda ne kadar anlayıp hayatınıza ne kadar ve nasıl uyguladınız?

Kıyamet günü insanlar Allah'ın huzurunda yalnız Kur'an ile olan ilişkilerine ve dünya hayatında Kurâna ne kadar yer verip, Kur'anı hayatının ne kadarına dahil edip yaşadıklarıyla değerlendirilecek, ölçülecek ve buna göre ilahi mükafat yada azapla karşılaşacaklardır.

YORUM EKLE