KİRPİLER SERÇELER

Canımı sıkacak olaylardan ve kişilerden uzak durduğum zamanlar bahçede mekân tutmuş kediler ve kirpilerle uğraşır, tavukları yemler, kuşları ağaçları seyreder boş beleş hayaller kurar, tüylerimi diken diken edecek hikâyelerden uzaklaşırım.

Bu bana huzur vermese de sofraya oturduğumda iştah kaçıracak sinir bozucu şeyler hatırlatmaz.

Yediğim iki lokma bi şey mideme selametle iner, hazmı zor engelleyici bi şeyle karşılaşmam.

Ne serçeler ne kirpilerin enflasyon derdi yok.

Dünyalarına karışan rozetli sahipleri yok.

...

Aralık ayının ortalarında İstanbul’dan geldik. Gündem zamlar ve faturalardı.

Bir ay önce 600 liraya gittiğimiz yolu 900 lirayla döndük.

...

Derken sosyal medya çarşaf çarşaf fatura paylaşımlarıyla sallandı. Fatura döneminin ortalarında geldiğimiz için gerçeklerle yüzleşmemiz bi sonraki aya kalmıştı. Buna rağmen hem elektrik hem de doğalgaz faturası bi önceki yılın aynı dönemini ikiye katlamıştı.

Sürpriz olmadı tabi. Farklı bir şey beklemiyordum. Sadece paylaşacak, önüme gelene anlatacak hikayem sonraki aya kalmıştı, o kadar.

İki gün önce tavukların yemi bitti. İstanbul’a gitmeden almıştı en son.

Adıyamanlıların “Eski Arasa” olarak bildikleri yerin ve meteorolojinin tam karşısında yaşlı bir amcadan alıyordum buğdayı.

Yine ona gittim.

Amca yolun karşı tarafında kürsüde oturuyordu. Beni görünce geldi. Tanış olmuştuk artık.

Yaşlı ve hasta... Bazen oğlu gelir yerine. O da sağlıklı değil. Baba oğul hayata tutunmaya çalışanlardan.

“Hoş geldin,” dedi.

“Hoş bulduk,” dedim.

“Kaç lira buğday?”

Amca beleş alacakmışım gibi kaşlarını çattı, her zamanki sevecen gülümsemesinden uzak, az önce canını sıkan bir olayın hala tesirindeymiş gibi,”Sat şu tavukları bence. Utanıyorum fiyat vermekten.”

“Niye ki?”

“Niyesi var mı? Her gün fiyat değişiyor.”

“Şimdi kaça.”

Utana sıkıla,” 5 lira”

İstanbul’a gitmeden 4 liraya almıştım.

“Sıkma canını. Garibin mahsülü para etsin biraz. Öyle bak olaya. Çok çok beslemem olur biter. Yeter ki arpa, nahut, para etsin. Buğday para etsin. İyi tarafından bak sen.”

İçimin yandığını belli etsem ki ne olacak?

Aklıma ve ağzıma geleni söylesem ki ne olacak?

Eve dönerken yolumun üstündeki değirmende durdum, buğday sordum.

“Var. Altı lira. Yedi liraya da var,” dedi.

...

Ben en çok ekmeği merak ediyorum.

Geçen sene gübresi 2- 2,5 lira olan buğday 2,5 liradan satılmıştı.

Ekmek 2,5 liraya çıktı.

Gübrenin 15-20 lira, mazotun 14 lira, tohumun 5 lira civarlarında olduğu söyleniyor.

Ekmek ne olur acaba?

Suat TEKİN

YORUM EKLE