KİM OLDUKLARINI BİLİYORUZ...

"Müslüman" kimliğini Peygamberimiz Hz. Muhammed ve onun mübarek gözlerindeki ışıltıya bakıp, nefesini duyarak verdiği bilgileri aynen ve şartsız yaşayan dört büyük Halife ve Sahabelerin aktardığı kültüre sadık yaşayan bir milletiz...

Ancak, galiba Hazret-i Peygamber’in “Kostantiniyye elbet bir gün fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne iyi kumandandır. Onun askeri ne iyi askerdir” ve “Kostantiniyye’ye ilk sefer eden ordu mağfiret olunmuştur” Hadis-i Şeriflerinden kaynaklı nefsani bir gururun şımarıklığıyla önemsenmeyen hatalardan kaynaklı güç kaybı yaşıyoruz.

Bu nefsani zaafımızı keşfedip "madem Kur'an-ı Kerimi bozamıyoruz, o halde biz de Müslümanları bozarız" diyen Israiloğulları ve onların küfrüne ortak milletlerin tuzaklarına düşen yönetici ve aydınlarımızdan başlayarak son 150 yılda giderek tabana yayılarak zayıflayan bir irade nedeniyle bilmeyerek yapılan ama fark edildiğinde de inatla düzeltilmeyen hataların çukurundan çıkmaya çalışıyoruz.

Siyonizm çatısı altında birleşen İslâm karşıtı milletler ve "Müslümanım" diyerek yaşantılarını gayri islâmi çizgide sürdüren Yahudilerle, dolayısıyla Siyonistlerle "Amcaoğlu" olduğunu övünerek dillendiren bazı Arapların kim olduklarını biliyoruz...

Kimi direk düşmanca, kimi dost ve müttefikmiş gibi rol yaparak yüzlerce yıldır her fırsatta bizi tarih sayfasından silmeye çalışanların Haçlılar olduğunu bilmiyor değiliz.

Yüzlerce yıldır sürekli güncelledikleri hain planlarını "ılımlılık", "hoşgörü" veya başka deyimler arkasındaki tuzaklara düşürdükleri hırslı insanlarımızı kullanan bu düşmanlara kesin ve kalıcı tedbirler almakta gecikiyoruz.

Siyonizm ve bu kelimenin oluşturduğu çatı altındaki hainlerle kesişen bütün herşeyin kesinlikle afedilmeyecek suç kapsamında yasaklanması şarttır.

"Onlar istiyor" diye çıkardığımız yasaların sebep olduğu toplu çöküşün yeni ve kararlı kanunlarla önlenmesi ve gerektiğinde idamların uygulanması şarttır.

Defile, yarışma, film, dizi, haber, fıkra veya diğer benzer toplumun çöküşünü direk veya dolaylı hızlandıran "masum" denilerek yutturulan eylem ve söylemleri kesin çizgilerle belirleyip yasaklamak şart oldu.

Bol gelirli, en rahat, hatta yerinden bile kalkmadan milyoner olan, sınava bile girmeden en rahat ve şatafatlı görevlere atanan, garibanlar birer birer şehid olurken askerlikten kaçan seçilmişlerin ve onların suç ortağı zengin asalakların devlet iradesiyle disiplin altına alınması şart oldu.

Anlayın artık çocuk tacizleri, kadın katliamları, rüşvet, görevi kötüye kullanma, misyonerlik, iltimas, tefecilik, mafyacılık ve diğer pisliklere bulaşanların hepsinin kesin ve kati kanunlarla affedilmeyeceğini bilmeleri şart oldu...

Bunu başarırsak isteyen direk isteyen dolaylı gelsin ve hatta diledikleri yönden gelsinler bu milleti kimse bölemez.

Mehmet Emin Danış

YORUM EKLE