KENDİ SÖKÜĞÜNÜ DİKEMEYEN TERZİ...

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sosyal medya hesabından paylaştığı 
"Biz, 780 bin kilometrekareden çok daha büyük bir ülkeyiz” başlıklı açıklamasını okuyan milyonlarca Müslüman ve Türk, hiç şüphesiz metnin tamamının altına imza atar...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan diyor ki;

“Biz, 780 bin kilometrekareden çok daha büyük bir ülkeyiz.

Biz, Topkapı Sarayı’nın Bab-ı Hümayun kapısının yanı başında 'bütün mazlumlar ona sığınır' yazan bir devletiz.

Türkiye istese de; Balkanlardan Türkistan’a, Afrika’dan Ortadoğu’ya uzanan gönül coğrafyasındaki kardeşlerinin sorumluluğundan kaçamaz. Türkiye istese de; Filistin’e, Somali’ye, Yemen’e, Bosna’ya, Afganistan, Pakistan, Arakan’a sırtını dönemez.

 'Tek Millet, İki Devlet' şiarını paylaştığımız Azerbaycan topraklarının işgal edilmesine sessiz kalamayız.

Gönül coğrafyamızın herhangi bir yerinde yangın varsa, dumanı er ya da geç bize de gelecektir. Elimizin yettiği, imkânımızın el verdiği ölçüde kardeşlerimizin dertleriyle hemhâl olmak; bizim için bir tercih değildir, zorunluluktur.”

Doğruya doğru diyorum... 

Bu konuda hemfikir olduğumuza göre ayrı düştüğümüz konuları ele almak durumundayız...

Nedir bu konular derseniz, tek kelimeyle "iç politika" diyebiliriz...

Sayın Erdoğan'ın kurduğu ve 18 yıldır yönettiği partisinin dış politikası zaman zaman aksasa da giderek düzeliyor, fakat iç politikada artan başarısızlıklara da bir çözüm beklemek hepimizin hakkıdır.

Bunların başında adalet sistemindeki boşluklar geliyor.

Millet olarak bir türlü hazmedemediğimiz dış kaynaklı kanunların yeri bir türlü doldurulamadı.

Gerek NATO, gerekse de AB kaynaklık yaptırımlar içeren (örneğin İstanbul Sözleşmesi) kanun, kanun hükmünde kararnameler ve elbette genelgelerin etkisi bizi karamsarlığa itmektedir.

Hem tarih boyunca katekterimize işleyen örf ve ananelerimizin, hem de dini kabullerimizin aksine olan bu dayatmalar karekterimize aykırıdır.

Kadın hakları ve diğer yaşam tarzlarını içeren özgürlükleri de kapsayan birçok uygulama milli karakterimiz gereği yaşattığımız ailevi ve sosyal kurallarımıza uymamaktadır.

Milli ve dini kabullerimizi yok sayan ve bizim yüzlerce yıllık tecrübeye dayalı iç kurallarımıza yabancı olan bu dayatmaları en kısa zamanda telafi eden kendi yazılı kurallarımızı yürürlüğe koymalıyız..

Mevcut sistemde hırsıza ve arsıza ses çıkar(a)mayan mahkemelerimizin "tutuksuz yargılama" kuralıyla dışarıya saldığı sanıklar elini-kolunu sallarken toplumsal huzurun sağlanması mümkün görülmüyor..

Kanımıza dokunan bu boşlukların yerine geleneksel ve dinsel kabullerimiz çerçevesinde kesin hatlarıyla ifade edilmiş kanunlar çıkarmalıyız...

Bunu gerçekleştirmedikçe "adaletsiz bir dünyada yaşıyoruz" diye düşünen iyilerin karamsarlığı da, "nasılsa bana birşey olmaz" diye düşünen kötülerin umursamazlığı da devam edecektir...

Deprem gibi bir felakette hırsızlığa, 15 Temmuz gibi bir hıyanette karaborsacılığa, toplumun desteğine dayalı bir iktidarda rüşvetçiliğe, en masum hak arayışında bile terörizme fırsat bulan kötüler kesin ve geriye dönülmesi net ifadelerle engellenmiş kanunlarla hak ettikleri cezayı (suç işlediği an tutuklanarak yargılandıktan sonra) en kısa zamanda almalıdır...

Her gün biraz daha kan kaybeden iktidarın karşısında kurulan yeni partilerin bu boşluklara dayanan haklı gerekçesini ortadan kaldırmak da elbette tek başına iktidar olan AK Parti'ye düşmekedir..

Bu ve benzeri görevleri 18 yıldır yerine getirememiş bir iktidar kadrolarında (son zamanlarda) daha da sıklaşan karşıt görüşleri umursamayan, tavsiye almayan ve çeşitli entrikalara bulaşan yandaşlara yönelik pozitif ayrımlar dönülmez ayrışmalara neden olmaktadır.

Kendi söküğünü dikemeyen terziye kimse kumaş teslim etmez.. 

Eğer (son günlerde iktidar kaynaklı ifadelere göre) önümüzdeki süreçte hedeflenen "Turan Ülküsü"ne varılmak isteniyorsa yıllardır "usta" unvanını elinde tutan Sayın Erdoğan ve kadrolarının bu iç sorunları da çözmesi şarttır.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Zeynep Karakuş
Zeynep Karakuş - 3 yıl Önce

Malesef ak partililer dışarda akepeliler teşkilâta ve bu partiye zarar veriyor Pıroje güzel ama ekip yetersiz çok şey vad ediliyor ve sözler havada kalıyor