KANAYAN YARAMIZ…

Kadın hayata ışık saçmaya devam ederken gülmeyi unutmuş yapay bir tebessümdür. Toplumları doğuran, doyuran ve yarım kalmış hikâyeleri tamamlayan yüce varlıktır… Erkeğine aşk, yavrusuna şefkat, yuvasına bereket, dünyaya rahmettir.

Peki, kadının toplumdaki değeri nedir?

Ailedeki yeri de toplumdaki yeri de erkekten bir adım geride…

Bildiklerini hep kendi içinde saklanmış bir hazinedir ama her ne kadar kadın/erkek eşitliğinden bahsedilse de fikirleri değersiz, varlığı önemsiz her daim eksik bir varlık olarak nitelendirildi.

Gözle görülen ama var olmayan varlıklardır kadınlar.

Yeri geldiğinde erkeklik adına mangalda kül bırakmayan, kadına siper gibi görünen ama tek sözü ile kadına hayatı cehennem yapan nice erkeklerin olduğu bu toplumda kadınlarla ilgili atılan pozitif ayrımcılık mesajlarıyla dolu nutukları boş verin siz…

Günümüzün modern bir çağ olarak gösterilmesi ve bu çağın gereği olarak kadına yönelik haksızlıkların sona ereceğine dair söylemlerin hiçbiri kadınların mağduriyetini gidermeye etkisi olmadı.

Kadının toplumdaki yerine bakıyoruz; iş alanında en düşük maaş ve yevmiye ile çalıştırılan kadınlardır… Reklamlarda sergilenen, vitrinlere görsel malzeme olarak sunulanlar onlardır…

Ne yazık ki, halen ağlayanlar anneler, eşler ve kızlarımızdır.

Hiçbir modern kültür uğramadı yastığını gözyaşları ile yıkayan kadına ve hiçbir teknoloji kırmadı kadına kaldırılan elleri. Ne bu dünyadaki adalet koruyabildi kadını, ne teknoloji.

Şu an sorarsan herkes çağdaş ve modern fikirlere sahip olduğunu savunacaktır; biliyorum.

Dayatılmış gerçeklerden örnekler sunsak da “böyle şeyler kaldı mı” diyecekler.

Hâlbuki (neredeyse hepsi de) kendi dayatma kararlarını zorla kabul ettirmiş ve bu gerçekleri kabul etmeyecek kadar cahil, öz eleştiriye açık olmayan zorbalardır…

Kim ne derse desin, ben şunu savunuyorum; her ne kadar kanun veya genelge yayınlansa da dünyanın her yerinde görünmez ve asla düzeltilme ihtimali olmayan bir töre var.

Biz görmek istemesek de gerçekten var olan bir illet. Bundan en çok etkilenen de ne yazık ki kadın ve günahsız çocuklar.

Kadına yapılan ilk zulüm evde en sevdikleri tarafından başlar. Baba ve abiler evlerindeki kadını sevgisiz, ilgisiz bırakıp dünyadaki ilk kötülüğü yaparlar. Yaşı gelmiş kız çoğu zaman kendisine sorulmadan evlendirilir, ikinci ilgisizliği babası ve abileri gibi bu sefer de eşinden görür ve acı son; o ilgi üçüncü şahıslarda aranır.

Kadını bir cinsel obje olarak gören ve kendi kadınına/kızına önem vermeyen insanlıktan nasip almamış bu kötü zihniyetli insanlar bizlerin kızlarına sözde pek önem verir ve ailesinde göremediği ilgi ve şefkat beklentilerini bencilce kullanırlar..

Ne yazık ki!

Sadece ülkelerin konumu ve etnik yapısına göre sergilenen tavırlar farklı.

Bazı ailelerde okumak yasakken bazı sözde çağdaş/modern evlerde “şu mesleği yapmazsan okumanın bir önemi yok” anlayışı hâkimken kadının özgürlüğünden, erkekle eşit şartlarda yaşadığından kim söz edebilir ki?

İşin en acı yönü ise bu zoraki dayatılan kararlarla toplumun hayatına yön veren bütün bireyleri de ne yazık ki aynı nesiller büyütüyorlar.

Onun kadınlığını reklamlarda yapan hem kendi hem de çevredekilerin gözlerini doyuran çalışan bir robot ve cinsel bir obje olarak görülmekten ne yazık ki hala çıkamadı.

Dünyanın rahmeti olan kadınlar yüzyıllar sonra ne yazık ki yine cahiliye dönemindeki kadar önemsizleştirildi değersizleştirildi. O zaman toprağa diri diri gömülen kız çocukları bu modern çağda bataklıklara gömülmeye terk ediliyor; hem de herkesin gözü önünde.

Siz değerli okuyucularımla buluştum artık. Yıllardır içimde biriktirdiğim kadınlarla ilgili kanayan yaralarımızı gün yüzüne çıkarıp elimin uzandığınca, dilimin döndüğünce, kalemimin yettiğince yazacağım.

Sizlerin içerimizde olan sessiz çığlık sahibi kadınların hayat hikâyelerini sunmaya çalışacağım.

Bu dünyada var olma sebebimiz rahmetse, bu dünyayı rahmetimizle kuşatacağız. İnşallah, evlatlarımızı kucaklayıp kirli bakan gözlerden koruyacağız onları. Sevginin, saygının güzelliklerini aşılayıp güzel nesiller yetiştirip yetiştirilmesine vesile olacağız.

Gülay AKAR

YORUM EKLE
YORUMLAR
Ayşe Berk
Ayşe Berk - 1 yıl Önce

Değindiğin harika bir konu; makale harika.Düşüncene, yüreğine, kalemine sağlık.
Başarılarının devamını diliyorum

Eylem calgan
Eylem calgan - 1 yıl Önce

Mlsf gunumuzde ne kadar ilerlemenize rağmen ,hala çok ezilen hor görülen çok yıpranan kadınlar var ve ençokta ince detaylı düşünen hassasiyet gösteren kadınlardır .Bana göre edep haya çerçevesinde kadınların ilerlemesi çok gurur verici mutluluk verici tıpkı sen gibi (Gülay Akar)

Gülay  Akar
Gülay Akar @Eylem calgan - 1 yıl Önce

@Eylem calgan çok teşekkürler zaman ayırıp okuduğunuz için. Hepinizin fikirleri Altın değerinde ,duygu ve düşüncelerinizi benimle paylaşmanız gurur verir ve yol gösterir bana

Esra Tıbık
Esra Tıbık - 1 yıl Önce

Çok güzel bir makale olmuş ağzınıza sağlık, herkesin bildiği ancak dile getirmekten çekindiği bir konu, tebrik ederim. Başarılarınızın ve makalenizin devamını dilerim ❤️

Gülay  Akar
Gülay Akar @Esra Tıbık - 1 yıl Önce

Çok teşekkürler Esra Hanım. Sizin gibi dostların değerli mesajlarını aldıkça kalemim daha da güçlenecek inşAllah

Arife Ayaz
Arife Ayaz - 1 yıl Önce

Tebrik ederim, yalnızca günümüzün değil tarih boyunca süregelen önemli sorunlarından birini çok güzel ele almışsınız

Gülay  Akar
Gülay Akar @Arife Ayaz - 1 yıl Önce

@Arife Ayaz çok teşekkürler umuyorum ki kadının sesi olacağım. Ve bir milletin en kıymetli yapısı olan aile yapımıza sahip çıkacağız

Tulayayaz
Tulayayaz - 1 yıl Önce

Tebrikler

Gülay  Akar
Gülay Akar @Tulayayaz - 1 yıl Önce

@Tülay Ayaz çok teşekkürler