KABAHATLAR KANUNU CAYDIRICI DEĞİL

Emre aykırı davranış, dilencilik, kumar, sarhoşluk, gürültü, rahatsız etme, işgal, tütün mamullerinin tüketilmesi, kimliği bildirmeme, çevreyi kirletme, afiş asma ve silah taşıma gibi davranışların işlenmesi fiiline "kabahat" denir ve 5326 Sayılı Kanun Kapsamında; idari para cezası, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve/veya ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerle cezalandırılır.

Toplum düzenini, genel ahlâkı, genel sağlığı, çevreyi ve ekonomik düzeni korumak amacıyla 2005 yılında kabul edilen bu kanun da günün şartlarına göre kanun hükmünde kararnameler veya genelgelerle düzenlenerek uygulanır.

Ancak ülkemizde uygulanan birçok kanun gibi bu kanun da yeterince caydırıcı değil hatta zaman zaman işlenen suça göre komik müeyyideler uygulanması sebebiyle eleştirilere maruz kalmaktadır.

Örneğin, duygu sömürüsü veya yalan beyanlarla insanların hoş görüsünü sömüren dilencilere 2019 yılında 153 lira para cezası uygulanırken onların bu fiili işlediklerini ispat edebilmek üzere yapılan operasyon, tutanak ve duruşmalarda bu rakamdan çok çok fazla masraf yapılmaktadır.

Yeni yılda uygulanacak %22 zamlı tarifeye göre bu rakam 187 lira olurken bu fiili işleyen dilencilerin cebinden binlerce lira çıkıyor ve yapılan incelemelerde zanlıların bu yolla biriktirdikleri binlerce liralık servetlerle oldukça lüks yaşadıkları görülebiliyor.

Kimi çağ dışı olan "Kabahatlar Kanunu" kapsamındaki suçların ayıklanması, yetersiz olan suç tanımlarının da yine bir çalışmayla genişletilmesi gerekmektedir.

15 yaşından küçüklerin kapsam dışında olduğu bu kanunu bilen vicdansızların çocuk ve gençleri (çoğu zaman zorla) dilendirdiği biliniyorken Belediye Zabıtalarının (kısıtlı) yetkilerle dilencileri bu eylemden vazgeçirebilmesi mümkün görülmemekedir.

Çalışamaz durumdaki sakat veya akli melekelerini kullanamayacak kadar şuursuz kişilerin de kapsam dışında tutulması kötü niyetli kişiler için adeta bir fırsat olmuştur.

Bazen vücutlarındaki gerçek, bazen de sonradan ve hatta bilerek (kasti) oluşturdukları sakatlıklarını hastanelerden (bir şekilde aldıkları) raporlarla belgeleyen bazı kişilere hiçbir müeyyide uygulanamamaktadır.

Hele hele ikinci, üçüncü şahıslara zarar verip rapor aldırdıktan sonra zorla dilendirenlere diğer kanun maddelerinden ceza verilmesi düşünülmüşken suçun ispatlanması için gerekli delillere ulaşılamaması gibi boşluklar doldurulmadıkça beklenen caydırıcılıkta hedefe  varılamaz.

Bazen "ne konuşuyorsun, kes cezamı gideyim" gibi cümleler sarfeden sanıklara hiçbir uygulama yapamayan kolluk kuvvetlerinin düştüğü durum içler acısıdır.

Toplum düzenini sağlamak üzere görevlendirilmiş polis, asker, zabıta, savcı ve hakimlerin elini kuvvetlendirmedikçe tabandan tavana yansıyan zararları önlemek mümkün değildir.

Yukarıda da belirttiğim gibi kanunlarımızın daha net ve kapsamlı ifadelerle kesin ve caydırıcı cezalarla donatılmasını temenni ediyorum.

Mehmet Emin Danış

YORUM EKLE