İŞTAHIM KAÇIK...

Biz küçükken kardeşim böyle “ha lösemi oldu, ha olacak” bir durumdayken, tahlil sonuçlarının beklendiği dönem.. gece hep mutfaktan ses gelirdi. Babam sanki dünyadan nasibini alır gibi yemek yerdi. Salça ekmek nedir ya, insan uykusundan kalkıp salça ekmek yer mi? Mantıksız bi kere. Yarım saat önce yine salça ekmek yemişsin çünkü. Yat uyu yani...

Neyse saçmaydı yani babamın yaptığı, neresinden baksam anlam veremedim.

Tamam; sonra büyüyünce anladım, insanın içiyle iştahı arasında bi ilişki var. Üstelik de yasak ilişki, asla normale uygun bir davranış değil çünkü...

Bende de durum babamın tersi çıktı. Sıkıntım oldu iştahım kaçtı, don meyveyi vurdu iştahım kaçtı, denizde plastik yüzdü iştahım kaçtı, uykumu aldım kaçtı çok uyudum kaçtı... benimki neyse ki kaçan bi şey...

- Nasıl zayıfsın?

- İştahım kaçık.

İki yıldır falan belli aralıklarda da boğazımda bir sıkıntı başladı. Şöyle ki, ben yuttum o geri çıkardı, ben direndim o baş kaldırdı, ben ittirdim o yüzüme çarptı...

Ama kan değerlerim yüzünden çektiğim sıkıntının da önü kesilmedi. Mecburum yani yemeye ama elimde bunu anlamayan da bi boğaz var, onu napim?

Şimdi bir-iki haftadır durum aynıyken bu sabah yataktan babam gibi uyandım. Bu saate kadar kahvaltısını bile yapmayan ben altı kere sofra kurdum kendime, elimde gezerken yediklerimi de saymıyorum. Doymuyorum yarabbim. Dünyayı yiyecek gibiyim. Açım. Yerken de açım. Tabağa kaşık sokarken sonraki yemekte “ne yesem” diye düşünüyorum. Midem atıyor, geriliyor umrumda bile değil, boğazıma güncelleme gelmiş geleni alıyor, elinden gelse ağzımda dilimi de yemek diye yutacak...

Ama bu açlığı biliyorum. Bu açlık yemekle doyacak bi açlık değil. Bu açlık babama salçalı ekmek yediren merakın, çaresizliğin açlığı. Kimse lösemi olmuyor. Olması da gerekmiyor zaten. Herkesin sebebi kendine. Ama tanıdım bu açlığı. Dedim “aha bu o”, Çocukken babamda görmüştüm.

İnanır mısınız hâlâ mantıksız hâlâ anlamsız.

İnsan garip bi şey ya. Çok garip.

Ağır hayatlar programında bi kadın şey demişti, “şişman olduğum için güvendeyim çünkü kimse beni kaçırmaya yeltenmez”, sanıyor ki zayıf olsa herkes onu kaçırmak için sıraya girecek. İşte boş teselliler. Bu kaçan ya da kabaran iştah gibi boş...

Ne kaçanı ne geleni bir şey dolduruyor. Yesen de yemesen de eksiliyorsun. İnsan işte bu kadar garip...

Hamdiye Kazdal Delihasan

YORUM EKLE