ISLANDIKÇA ARINDIM...

Kendimle nasıl bocaladığım artık uzaydan bile göründüğü için, bunun en yakın şahidi de siz olduğunuz için ayrıca konu detayına girmiyorum. Bana yine geldiler de demiycem, çünkü sağ olsunlar hiç gitmediler, yerleşik hayata geçip tarım toplumu halini aldılar. Bereketli toprağımda sürekli bir üretim…

Bu akşam yine çöktüm, şaşırdık mı? Hayır…

Ama bu akşam iyi çöktüm. Bu akşam kafamı duvarlara vurmak istedim, bu akşam alnıma gerizekalı dövmesi yaptırmak bile istedim!

Duvarlar üstüme-üstüme gelmedi, duvarlar üstüme-üstüme yıkıldı. Can havliyle yine dedim kendimi bi dışarı atayım yoksa nefes yetmezliğinden ölücem, şahsen nefes yetmezliği istediğim ölüm şekillerinde ilk yüze bile girmez…

İp gibi yağmur yağıyordu dışarıda. Ağlaya ağlaya yürüdüm bi zaman. Olmuş gecenin onbiri, tenha yerlerde drama filmi çekiyorum bir Allah'ın yönetmeni de ekşın dememiş…

Bir aralık duvar tarafından önüme bi şey atladı, ben tam "Allah'ım namaz kılıcaaaam, hacca gidiceeeem"  diye bağırmaya başlıyordum ki baktım gül dalı. Allah heralde "bunun yoluna kimse gül dökmeyecek, yağmuru şiddetli hale getireyim de gül dalı eğilsin önüne" diye düşündü, ne bilim. Korkum biraz dinince kopardım bi tane taktım kulağıma…

Sanki yukarıdan "ben yanındayım" mesajı almışım gibi bi havalara girdim, benim de bu anlam yükleme hallerim…

Sonra sanki ıslandıkça arındım, sanki yıkandım, sanki kirlerim aktı üstümden…

Rak müzik aşkına Şebnem Ferah'ın mayın tarlası'nı açtım, bağıra bağıra söylüyorum yollar boş, ben yükselmişim…

Geldi bi araba yanaştı yanıma. Korktum hızlandım. Benle beraber devam ediyo.  Diyorum ki bu şimdi bana ahlaksız bir teklifte bulunsa ben buna ne diycem. Yapımı biliyorum çünkü, onu ikna edene kadar düşündüğü gibi biri olmadığımı anlatıcam. Böyle bir şeyi anlatmayı da hiç istemem.

Doğrudan küfür mü etsem diye de düşünüyorum  bi yandan;

Durdum , o da durdu camı açtı,

Sonra kulaklığı çıkardım ne var dedim…

- Şey şov marketi soracaktım yolun sağında dediler de…

Dedim kardeşim burası yolun sağı mı, sen şimdi sağını-solunu bilmiyorsun diye ben burda durduk yere niye geriliyorum. Geçmişsin de marketi zaten, dön geri bi yerden

“Tamam abla teşekkürler falan” dedi…

Bi sinir oldum. Sonra kulaklığımı yeniden takmak için uğraşırken yeni aldığım tişörtümün mavi lekelerini farkettim. Kot ceketim ıslandıkça boya vermiş. Daha yeni almışım onu ben, bembeyaz tişört masmavi oldu. Başka bembeyaz tişörtüm de yok,

Ben kir akıtıyorum diye havaya girmişim bu da benle yarışa girmiş boya akıtıyor…

İçinle harbe çık, zafere yaklaş sonra dön gel domestosa tişört bas…

Şerefsiz kot ceket de banyo kapısının kolundan hiçbir şey yapmamış gibi sana baksın…

İt oğlu it!

HAMDİYE KAZDAL DELİHASAN

YORUM EKLE