İDDİALAR DOĞRUYSA FAZLA ZAMANIMIZ KALMAMIŞ

24 Aralık 2007 tarihli makalem... Bugünleri işaret eden bir çalışmam...

Malum olunduğu gibi dünya genelindeki Müslümanlar arasında yaygın olan bir iddia var, bu iddiaya göre Yahudilerin tek gayesi neye mal olursa olsun Ortadoğu’da Büyük İsrail Devletini kurmak. Aynı iddiaya göre bu büyük hayali kuran Yahudiler, atalarının 1800’lü yıllarda aldıkları karar gereği 1900’lü yılların ilk yarısında bölgede İsrail Devletini, ikinci yarısında da Büyük İsrail Devletini kurmakla sorumlularmış. Mason örgütü ve alt birimlerinin görevi de bu büyük hayale ulaşılabilmesi için gereken zemini oluşturmakmış.

Yıllardır sık sık karşılaştığım bu iddialar doğru mu acaba diye düşünüyorum ve hep doğru olma ihtimalini yüksek görüyorum. Son yüzyılda yaşanan olayları kronolojik sıraya göre izlediğimde gerçekten de bazı olayların bazı diğer olaylara zemin hazırladığını görüyorum. İnanması zor ama Yahudi zihniyetine aykırı, yani onların tezgâhlaması mümkün değilmiş gibi görülen olaylar bile bu olguya işaret ediyor. Mesela, 1800’lü yılların sonunda alınan bir karar gereği yapılan çalışmalara soğuk duran Avrupalı Yahudileri ikna etmenin tek yolunun 2. Dünya Savaşında uygulanan baskı ve şiddet olduğu iddiası var. Bu iddialara göre, dünyada yaşamış en büyük Yahudi düşmanı Hitler bile aslında Yahudi’ymiş ve bağlı olduğu teşkilatın kendisine verdiği görevi uygulayarak onca Yahudi’yi fırınlarda yakmış ve onun uyguladığı baskıdan kaçan Yahudilerin tek kaçış yolu olarak da yönlendirilmek istenen İsrail toprakları gösterilmiş. Bu ilginç iddianın asılsız olma ihtimali zayıf çünkü bu konudaki iddialar 1948’de kurulan İsrail’in oluşumunu inceleyenlere göre mantıklı geliyor.

Bu konuda, blogcu isimli bir internet sitesinde yer alan Adolf Hitler başlıklı yazıda çok açık örnekler görülüyor. Mesela söz konusu yazıda “Filistin’de 20.yy başlarında, bir Yahudi Devleti kurmak isteyen Siyonist önderlerin karşısında önemli bir engel vardı. Bu engel, Yahudilerin Filistin topraklarına göç etmeye ikna edilememesiydi. Vaat edilmiş Topraklarda, tüm dünyayı hâkimiyeti altına alacak bir Yahudi İmparatorluğu kurmak için diğer ülkelerde dağınık vaziyette bulunan Yahudilerin tek bir devletin çatısı altında toplamak gerekiyordu. Aksi takdirde kurulması planlanan İsrail Devleti'nin sembolik olmak dışında hiçbir anlamı kalmayacaktı. Siyonistler tarafından yapılan sayısız çağrılara rağmen, özellikle Almanya, Fransa, Amerika gibi ülkelerde yaşayan Yahudiler, bu ülkelerin zenginliklerini sömürerek elde ettikleri yüksek yaşam düzeyini bırakıp İsrail topraklarına göç etmek istemiyorlardı. Onca teşvike rağmen, Yahudi nüfusu Filistin topraklarında artmıyordu, aksine Yahudiler evlerin dönüyordu. Bunu engellemek için bir şeyler yapmak gerekiyordu. Yapılan iş şuydu: Hitleri başa getirmek. Böylece Yahudilerin Filistin topraklarına gelmeleri sağlanacaktı” ifadeleri görülüyor.

Bir de son zamanlarda gündemden düşürülmeyen coğrafik gelişmeler bağlantılı 2023 yılında dünyada bir savaş çıkacağı iddiaları beni uzun uzun düşündürüyor. Söz konusu endişelerimi paylaştığım kişiler de aynı kanaatte olduklarını söylüyor. Acaba sadece ben mi bunu düşünüyorum diye baktığımda Anıl Çeçen isimli bir araştırmacının, internette de yayınlanan aylık 2023 Dergisi’ndeki makalesini görüyorum. Anıl Çeçen’de benimle aynı düşünen kişilerden, “Büyük Ortadoğu ve Kafkasya” başlıklı yazısının girişinde; “Bütün dünya yeni bir büyük savaşa doğru sürüklenmektedir. Sanki Üçüncü Dünya Savaşı öncesini yaşıyormuşuz gibi bir hava var. Birinci Dünya Savaşı ile beraber Filistin'e girmeye başlayan Yahudi nüfusu, daha sonraları İkinci Dünya Savaşı’nın yaratmış olduğu ortamdan yararlanarak Orta Doğu'da İsrail Devletini iki bin yıl sonra yeniden kurabilmişlerdir. Soğuk savaş döneminin koşullarından yararlanarak, yeni yerinde tutunmayı başaran bu Yahudi devleti, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ortaya çıkan otorite boşluğunda kendisinin merkezde olduğu yeni bir plânı uygulamaya başlamıştır. Kudüs'ün yanı başındaki Sion Tepesini dünyanın merkezi yapmayı ve burada bütün dünyayı yönetecek bir kale oluşturmayı kutsal bir amaç olarak kendilerine hedef seçenlerin, Tevrat'ta dile getirilen Fırat ve Nil arasında kalan vaadedilmiş toprakları yavaş yavaş işgal etmeye başladıkları görülmektedir” diyerek aynı konudaki görüşlerini okurlarıyla paylaşıyor.

Peki, 2023’te olması muhtemel savaşın işaretleri ve iddialara bağlı oluşum programı nasıl? Aklımı azcık çalıştırdığımda değişik şeylerle karşılaştım, değişik ama bağlantılı: Şöyle ki; Dünya genelinde globalleşme ve küreselleşme adı altında bir takım çalışmalar var, AB bir yandan ABD diğer yandan dünya genelinde yayılma gayretlerini gizlemiyor. Gerçi AB’nin hedefinin sadece Avrupa kıtasında bir sınır birliği oluşturmak gibi görülse de Türkiye’yi ve bazı Kafkas ülkelerini de aday statüde tutmasını ben başka şekilde izah edemedim. ABD öncülüğünde dünya genelinde yapılan haber, belgesel ve diğer çalışmaların hepsinde insanlığa “dünya yaşlandı, hızla çöküyor, bu nedenle şunu yapmayın bunu yapmayın” gibi korkunç mesajlar veriliyor ve mesajların hepsi de 2023 yılını işaret ediyor.

Acaba, bu korkunç olayı engellemek isteyen biz Müslümanlar veya Ortadoğulu insanlar “ne yapmalıyız da dünyamızı kurtaralım” diye düşündüğümüzde nasıl bir tedbir geliştireceğiz sizce, lütfen bu soruyu siz de ayrıca düşünün. Bana göre ilk tepkimiz “hadi oradan” cümlesiyle özetlenecek, ikinci tepkimiz de “ya doğruysa” olacak ve üçüncü olarak da “haberlere göre olay gerçek, o zaman denilenleri yaparak dünyanın ömrünü uzatalım” olacaktır. Üçüncü cümleye varmamız çok uzun zaman almayacak, nitekim çoğumuz da bu cümleyi mırıldanıyoruz ve kendimizce bazı tedbirleri uygulamaya başladık bile. Mesela “dünyada hızlı artan nüfus durdurulmalıdır” dediler, hepimiz zorla da olsa doğum kontrolü yaptık. Çok değil 20 yıl içerisinde dünyanın en genç nüfusuna sahip Türkiye’de 2023 yılında oldukça az sayıda genç olacak, çünkü son 7-8 yıldır doğum oranı oldukça düştü. Genç nüfus demek aslında askeri ve ekonomik güçtür, yani asker sayımız da düşecek demektir, yani çalışan sayımız da düşecektir, yani yazanımız da, okuyanımız da, düşünenimiz de azalacaktır. Bazı erkekler buna inat edip dirense de adamlar başka yol buldu, yıllarca geleneksel sebeplerle eğitimden ve sosyal yaşamdan uzak tuttuğumuz kadınlarımızı keşfettiler. Çağdaşlık ve benzeri deyimlerle çeşitli örgütler kurdular, sonra alt birimlerini bizim sınırlarımızda yaygınlaştırdılar, kimi ekonomik birlik, kimi dayanışma grubu adı altında çalışan bu kadın örgütleri bilerek veya farkında olmadan izin veren devletin de katkısı hatta bizzat uygulamasıyla ev ev gezerek kadınların eğitimi adı altında 2023 yılı hedefine uygun adımlar atması için yönlendiriliyor. Mesela artık “ben de bireyim, ben de insanım, karar alabilirim” diyerek kocasından gizli doğum kontrolü yapmaya başladılar, “iş kadını oluyorum” düşüncesiyle iş dünyasına oradan da söz konusu kadın örgütlerine kaydılar. Kadınların özgürlüğüne karşı mısın derseniz asla derim, ben bu iddialara göre olabilir mi acaba diyerek beyin jimnastiği yapıyorum. Yine aynı iddialara göre gençler de şimdiden 2023’e hazır yani o tarihte olabilecek bir Büyük İsrail Devleti kurma girişimine “doğal, normal, olsun n’olacak” gibi yaklaşım geliştirecek yapıda yetişiyor. Yani yetişen nesle baktığımda çevredeki haber içerikli gelişmeleri ne derece takip et-me-diklerine şahidim. Kıbrıs gitti, gidiyor ama gençlerimiz genel olarak rap, pop veya toptan başka şeyle ilgilenmiyor. Orta yaştakiler ise, yani 2023’te ülkeyi yönetecek bizler de nitekim farklı değiliz.

Korkarım Sovyetler Birliğinin yıllar süren engeliyle aslında 2000 yılında (iddiaya göre Büyük İsrail Devleti’nin ilan ediliş tarihiymiş ama gecikmiş) kurulamayan Büyük İsrail Devleti’nin 2023 yılında ilan edilmesi esnasında oluşacak tepkiler şimdiden hazırlanan zeminlerle her açıdan planlı ve programlı şekilde hazırlanıyor. Kısacası, iddialar doğruysa fazla zamanımız kalmamış. Peki, ne yapmak lazım derseniz, ben de bilmiyorum. Bu konuyu da düşüneceğim ama önce bu acabalar yani iddialar doğru mu diye yaptığım beyin jimnastiğinin sonucunu görmem lazım, umarım çabuk çözerim veya çabuk ayıkırım. Allah bana ve size akıl versin.

Mehmet Emin Danış

YORUM EKLE