Hz. İBRAHİMİN HAYATI

2.3.Bölüm 

2. KISIM: Nebi-Elçilik Yaptığı Kavim:

Kendi kavminden hicret eden İbrahim ve Lut başka bir ülkeye gitmişler ve uzun yıllar geçirdikten sonra ikisine de aynı dönemde fakat farklı kavimlerde Nebi-Elçilik görevi verilmiştir. Başka ülkeye giden insanların önce bir iş bulup çalışması ve bir yer edinmesi ve evlenip çoluk çocuğa karışması gerekir.

İbrahim hicret ettiği ülkede ne yaptı ne yedi içti hiç düşündünüz mü?

Rivayetçiler düşünmüş tabiî ki kimi İbrahim’in çobanlık yaptığını söylemiş kimi sütçülük yaptığını iddia etmiş. Benim düşüncem ise İbrahim’in uzun yıllar taş ve duvar ustalarının yanında çalıştığı ve sonra oğlu İsmail’in de büyüyüp çalışmaya başladığında babasına yardım ettiği ve onunda duvar ustalığını öğrendiği yolundadır. Beni bu düşünceye iten önemli sebep ise uzun yıllar sonra Kâbe’yi inşa etmesinin Allah tarafından istenmesidir. Uzun yıllar çobanlık ya da sütçülük yapmış olan, harç yapmasını bilmeyen ve duvar örmesini bilmeyen birinin böyle muazzam bir yapıyı İnşa edeceğini düşünemiyorum.

Kur’an’ı açıklamak adına milyonlarca rivayet uyduran insanların anlattığı rivayetleri de tarihi belge olarak alan İlahiyatçılar bence tarihin gerçeklerini istemeden de olsa gizlemeye çalışmışlardır.

İnsanlar yüzlerce yıldır olmamış şeyleri olmuş gibi anlatmışlar hem tarihi saptırmışlar hem de Kur’an ayetlerinin farklı yorumlanmasına sebep olmuşlardır.

Fakat bu işi gerçekten hayal gücü ile yaptıkları için uydurdukları şeyler yüzlerce yıldır doğru imiş gibi nesilden nesile aktarılmışlardır. Sanırım bize düşün görevde ayıkla pirincin taşını olacaktır.

Allah’tan Kur’an var, Allah’tan hakikatler her zaman su yüzüne çıkacak bir yapıdadır.
Yine rivayetlere göre İbrahim, güya karısı Sare’yi ve Lut’u alarak kavminden ayrılmış. Oysa Kur’an’da Enbiya Suresi 71'de bize bildirilen şudur:

Onu da, Lut’u da, âlemler için bereketli ve kutsal kıldığımız yere ulaştırıp kurtardık.

Örneğin Lut kıssalarında Lut’un kavmi helak olurken karısının da geri kalanlardan olduğunu bildirir Kur’an şayet İbrahim ve Lut’u oradan çıkarıp karısını da çıkarsaydı bildirmez miydi?

Rivayetçiler İbrahim'in yanında idi ya onlar daha iyi biliyor! (Haşa) Allah anlatmaktan aciz kalmış!!!

Allah’ım sen bu uydurmacıları ve "rivayet" adı altında dine uydurma sokanları bildiğin gibi yap.

Ben, İbrahim’in kavminde genç bir delikanlı olduğunu KUR’AN anlatısından biliyorum ve babası ile putlar konusunda anlaşamadığını da biliyorum ve babasının da "her halde ben seni taşlarım, uzun müddet benimle görüşme" dediğini de Meryem Suresi 46'den biliyorum. 

Bu açıdan bakınca İbrahim’in babasından ayrılıp bir müddet akrabalarında kalabileceğini düşündüğüm gibi bu halde evli olduğunu bildiren hiç bir ayete de rast gelmedim.

Yine rivayetleri araştırdığım da; güya Sare ile başka ülkeye gitmiş ve o ülkenin hükümdarı Sare’yi görmüş ve yanlarına gelip Sare için "kim bu" demiş ve İbrahim de "bu benim kardeşimdir" demiş!!!

İbrahim hem yalan söylüyor, hem de karısı için "kardeşim mi" diyor? 

Yuh artık.

Böyle bir rivayet olabilir mi?

Bu hikâyeleri, bu palavraları sanki o anda İbrahim’in yanında imiş gibi anlatanlar kim?

Bu hikâyenin bariz yalan olduğu belli değil mi?

Bu palavraları yazan, anlatan ve inanan kim?

O anda İbrahim’in yanında mıydın? Ya da "Kur’an’da yazıyor da biz mi görmedik" diye sormak hiç bir İlahiyatçının aklına gelmez mi?

Kur’an’ın anlatımıyla İbrahim ve Lut doğup büyüdükleri kavimden ayrılırlar. Başka bir ülkeye giderler ve yine Kur’an’dan anladığımız ikisi de farklı kavimlere yerleşirler ve büyük bir ihtimalle bir iş tutarlar ve bir müddet sonrada evlenip çoluk çocuğa karışırlar.

İbrahim gittiği ve yerleştiği kavimde de uzun yıllar Nebi-Elçi değildir.

İbrahim, Allah'tan bir erkek çocuk niyaz eder ve Allah da duasını kabul edip ona İsmail’i bahşeder.

Yine rivayetlerde İbrahim ile ilgili anlatılanlara göre Sare kısırmış ve ona Hacer diye bir cariye kadını ayarlamış (İbrahim’e çocuk doğursun diye) ve doğan İsmail Hacer’denmiş!

Aman Allah’ım bu yalanlardan sana sığınırım.

Bu nasıl hayal gücüdür, bu nasıl yalandır ve bu yalanlara neden gerek duyarlar?

Büyük ihtimalle rivayetçiler şöyle düşündüler:

İleriki (yaşlılık döneminde) elçiler gelip çocuk müjdeleyince İbrahim’in karısı "benim çocuğum nasıl olur" deyince, "demek ki İbrahim’in karısı kısırdı ve ikinci karısı çocuğu doğurmuş olabilir" diyerek Sare’nin yanına bir de Hacer’i eklediler.

Oysa İbrahim’in karısı o sözler, çok yaşlandığı için "benim nasıl çocuğum olur" manasına söylemiştir. Çocuk olamayacağı, karısına yaşlandığı ve yıllardır regl olmadığını düşünerek söylemiş olması gerekir.

İbrahim Nebi-Elçi büyük bir olasılıkla tek eşliydi ve İsmail doğduktan sonra uzun yıllar başka çocukları olmadı, ya da en azından erkek çocukları olmadı.

Cariye demek "savaş esiri kadın" demektir. İbrahim zamanında savaş mı vardır ki, İbrahim’in cariyesi olsun?

Kur’an’ı baştan sona araştırın, Hz. Muhammed haricinde hiç bir Peygamberin ikinci, ya da üçüncü, ya da dördüncü karısı olduğu, ya da cariyesi olduğuna dair tek söz bulamasınız.

YORUM EKLE