HADİSLER NASIL UYDURULDU?

Hz Muhammed 23 yıllık peygamberlik hayatında DİN olarak sadece Kur’an’a göre yaşadı ve Kur’an’ı tebliğ etti. Sahabelerde böyleydi. Peki sonra ne oldu da Kur’an hayat klavuzundan çıkartıldı?

Peygamberin vefatından sonra münafıklar iktidarı ele geçirmek için her yolu deniyorlardı. Özelikle bu münafıkların başını ümeyye oğulları çekiyordu. Ümeyye oğulları sözde müslüman olmadan önce sonuna kadar müslümanlarla savaştılar ve nihayetinde mağlup olduklarında teslim olup güya müslüman olduklarını ilan ettiler. Burda bu tarihi konuyu uzatmaya gerek yok asıl konumuza gelelim. Bilindiği gibi ümeyye oğulları çeşitli antrikalalarla iktidarı ele geçirdi ve kendilerini meşru göstermek için peygamber adına hadis uydurmaya başladılar. Tabiki bu hadis uydurma işini kiralık bol maaşlı sözde DİN adamlarına yaptırıyorlardı. Zulümlerini örtbas etmek için şöyle diyorlardı: Allah bizi sizin başınıza yönetici olarak seçti bize itiraz Allah’a itirazdır diyerek kendilerince bir KADER inancını müslümanlara dayatıyorlardı. Yüzlerce sahabi ve binlerce müslümanı katlederek bu Allah’ın size yazdığı KADERİ diyorlardı. Bu konuyla ilgili çeşitli HADİSLER uyduruyorlardı.

Mesela Buhari ve Müslim de rivayet edilen bazı hadisler şöyledir: Benden sonra yönetim işi kureyşten olacaktır onlara tabii olacaksınız. Diğer bir hadiste: insanlar iki kişi kaldığı müddetçe yönetim işi kureyşten olacaktır. Diyerek peygamber aracılığıyla işi Allah’a bağlıyorlardı. Muaviye’nin zulmüne isyan eden Ebuzer’i çöle sürgün edip ölüme terk ederek şöyle HADİS uyduruyorlardı: güya peygamber demişki: Ebuzer yanlız yaşar ve yanlız ölür. Diyerek Peygambere ve Allah’a iftira atıyorlardı. Muaviye’nin oğlu Yezid mekke ve medine’yi darmadağın ederek askerleri yüzlerce müslüman kadına tecavüz ederek bunu ben yapmadım Allah yaptı diyerek faturayı Allah’a kesiyordu. Ve yine Peygamberin torunu Hüseyin’in kafasını keserek Hüseyin’in kızkardeşi Zeyneb’e; bunu ben yapmadım Allah yaptı diyerek yine faturayı Allah’a kesiyordu. Ve yine Halkın genç kızlarını zevklerine alet ederek şöyle HADİS uyduruyorlardı: Peygamber Ayşe’ ile 6 yaşında evlendi 9 yaşında gerdeğe girdi. (Buhari ve Müslim) Diyerek Peygambere alçakça iftira atıyorlardı. Ve buna benzer yüzbinlerce Hadisleri uyduruyorlardı HADİS imalat fabrikaları harıl harıl çalışıyordu. Tabiki bunun finansmanını münafık ümeyye oğulları karşılıyordu.

Sonra Abbas oğulları iktidarı onlardan devraldılar ve onlarda aynı yöntemi uyguladılar kendi iktidarlarını meşru göstermek için hertürlü yöntemi mubah kabul ettiler. Onlarda çeşit çeşit binlerce HADİS uydurdular. Ebu cafer mansur döneminde başlayarak Harun Raşid dönemi ile zirveye çıkan Bağdat sözde ilim meclisleri her sokakta rastlamak mümkündü ne yazık ki bu sözde ilim irfan hikmet meclislerinde KUR’AN hariç hertürlü düşünce kitapları mevcuttu. Özelikle mecusi İRAN ve cahiliye ARAP kültürü ve en önem verdikleri YUNAN felsefe kitapları (ARİSTO, SOKRAT ve EFLATUN kitapları) Arapçaya çevirilerek medreselerde okutuldu. Ve felsefe bilmeyen Alim değildir dediler bu projenin sahipleri.! Kimdi bu projenin sahipleri ? mesela Ebu cafer mansur’un veziri ibni mukaffa bir iran mecusisiydi, Harun Raşid’in veziri Ebu Halid Bermeki’ yine bir iran mecusisiydi. Peki, neden bunları vezir yapmışlardı çünkü bunlar Abbas oğullarına iktidarı hediye etmişlerdi. Ve böylece KUR’AN mahcur bırakıldı artık KUR’AN’la ilgilenen çok az kişi vardı. O dönemde hadis ve felsefe piyasası epey canlıydı şiddetli tartışmalar çekişmeler Bağdat sokaklarını inletiyordu. Bir taraftan hadisciler diğer taraftan felsefeciler çarpıştıkça çarpışıyorlardı. Ne yazık ki ortalıkta KUR’AN yoktu.

Bu acı gerçekler böyle uzar gider konuyu toparlayacak olursak. Neden bu tarihi gerçekler varken hala sevgili Peygamberimize rivayet adı altında atılan iftiralara HADİS’İ ŞERİF diye inaniyoruz bu iftiraları kendi kitaplarına yazan güya büyük HADİS imamlarını büyük alim zannederek onları yüceltiyoruz. Birkere onlar KUR’AN alimi değiller sadece HADİS yazarlarıdır eğer onlar KUR’AN alimi olsalardı buldukları sözleri önce KUR’AN’A arzederlerdi o kadar batıl sözü HADİS diye yazmazlardı.! son olarak diyeceğim şudur; ya KUR’AN’ı rehber kabul edip Allah’a gerçek kul olacağız yada gelenek DİN’e tabi olup şeytana kul olacağız. Tercih sizin.!

Mehmet TIRPAN

YORUM EKLE