GELENEĞİN ŞEKİLCİ İBADET ANLAYIŞI..

İslam şekilsellik, ritüeller dini değil, ameller dinidir.

İbadetlerin amacı insanı iyi ameller yapmaya yönlendirmesidir. Yoksa sadece ruhsuz, amaçsız ritüeller olmaktan öteye geçemez.

En önemli ibadet Kur'an'ı kendi dilinden anlayarak okumaktır.

 ''Kitap'tan sana vahyolunan şeyi oku.'' (Ankebût/45) bunu vurgular.

Kur'an'ı anlayarak okuduğunuzda; işte dinimizin ritüele dayalı, şekillere indirgenemeyecek bir ibadet-amel bütünlüğü içinde Allah'a kulluk anlayışına sahip olmamızı istediğini görebiliriz.

O yüzden Kur'an ibadetlerin tüm ayrıntılarını vermez.

Ana hatlarıyla ne olduğu anlatılır, ana amacın ibadetin ruhu olduğuna vurgu yapar.

İslam ibadetleri sadece namaz, oruç, hac v.b. ile sınırlamaz.

Hayatın tamamını ibadet olarak yaşamamızı emreder.

Kur'an hayat kitabıdır. 

Hayata dair iyilik, yardımlaşmak, dürüstlük, sözünde durmak, adaletli olmak, yapmayacağı şeyleri söylememek, kalp kırmamak, alay etmemek, kötü söz söylememek, haram yememek, ölçüde tartıda doğru olmak, hak yememek, liyâkat göre görevlendirmek v.b. fiileri hayatımızda uygulayamıyorsak, bu ritülleri ayrıntılı yapmamızın bir anlamı olamaz.

Her tartışmada "bana namazın kılınışını Kur'an'dan anlat da görelim" diyen zihniyet. 

İşte sizler sanki bir görevi yerine getiriyormuşçasına namaz kılar, eller nasıl bağlanır, iki ayak arası mesafe kaç cm. olmalıdır, otururken sağ ayağın konumu nasıldır v.b. şekilsellik takıntısı içinde ibadet ederseniz, dini Kur'andaki ilahi mesajlardan değil de uydurma hadislerden öğrenip yaşadığınız ortaya çıkar.

Namazın şekli, rek'at sayısı, kolların ve  ayakların durumu kadar, Kur'anda anlatılan ve dinimizin en önemli konusu ve Allah'ın asla affetmeyeceğim dediği ŞİRK konusunu biraz anlayıp öğrenebilseydiniz, ''dinin tek kaynağı Kur'an yetersiz, anlaşılmaz, eksiktir; o yüzden (uydurma, hurafe, safsata, bid'at dolu) hadislerin açıklamasına muhtaçtır, hadisler olmadan din yaşanmaz, 'Namaz bile kılamayız' demezdiniz.''

Taharetin nasıl alınacağı, abdest almadan önce 40 adım atmanın gerektiği, gusletmek (basitçe yıkanıp duş almak) için bir sürü şart gerektiği gibi safsataları dinin en önemli hadiseleri gibi görüp obsessif kişilik örnekleri sunacağınıza,
iyilik nasıl yapılır, nasıl yardımlaşılır, infak etmenin Kur'an'daki önemi,  şeytani dürtüyle mal biriktirmenin Allah tarafından nasıl kınandığını, ''ihtiyaçtan fazlasını infak etmenin'' gerçek manasını Kur'an'dan okuyarak öğrenirdiniz. Uydurma hadislerde ''vermemek üzerine kurgulanmış'' zekat oranları ile kendinizi kandırabilirsiniz ancak.

Şunu yaparsam abdestim gider, şöyle durursam namazım kabul olmaz, bunu yapmazsam orucum bozulur vb. takıntılı/obsessif ibadet etme üzerine kurulu bir din anlayışı, Allah'ın bizden beklediği ibadetin salih amel dediğimiz hayata dair uygulamalara  dönüşmemesi sonucuna bizi götürür. Bunun da Allah indinde hiç bir kıymeti olamaz.

İbadeti sadece şekle ve bilinçsizce belli ritüelleri gerçekleştirme, adeta bir görevi yerine getirme ve yapıp kurtulma üzerine Kur'an mezhepçi/gelenekçi din anlayışları, Kur'an'ın anlattığı 'salih amellere dönüşmemesi durumunda yapılan ibadetlerin boşa gideceği' gerçeğinden uzak bir din kurgusundan ibarettirler.

Emevi iktidarı ile başlayan süreçte Kur'an'dan uzaklaşılmış, Nebi üzerinden uydurulmuş hadislere, bu hadislere yapılan içtihadlara, bununla kalmayıp mezhep imamlarının kendi yorumlarını da dine hüküm ve kural olarak sokmaları, icma, kıyas, gelenek, örfi uygulamaları dine eklemeleri suretiyle birer müstakil din haline getirilmiş ehli sünnet, şiilik gibi mezhepçi anlayışlar gerçek İslam dininin yerini almışlardır.

Kur'an'dan kopuk ve uydurma hadislere dayalı olan, her birinin kendine göre hatta kendi içindeki farklı mezheplere göre farklı uygulamaları, şekilsellikleri, arızalı ve takıntılı din uygulamaları sonucunda; tamamen karman-çorman bir yapı ortaya çıkmış ve ibadetler sadece belli ritüellerin yapıldığı, ayrıntı ve şekilselliğe boğulmuş, ibadet ruhundan ve samimiyetten uzak, salih amele dönüşümü sağlamayan, tekrarlanmaktan başka bir amacı olmayan bir konuma getirilmiştir. 

Halbuki din sadece Kur'an'dır. Vahyin kendisi dışında başka hiçbir kaynak dinin referansı olamaz.
 
Asıl olan, ibadetin şekilciliği değil ruhu ve samimiyetle uygulanmasıdır. 

Amaç, salih amele dönüşmeyi sağlayacak ibadetin kalitesi olmalıdır.

Dinimizi ve Allah'a yönelmede birer araç olan ibadetleri nasıl ve ne şekilde yapacağımız Kur'an'da bizlere yeteri kadar ve yeterli açıklamayla verilmiştir.

"Din ve hüküm olarak Kur'an yeterli bir kitaptır." (Ankebût/50-51)

"Din ve hüküm olarak Kur'an'dan başka kaynak yoktur." (Yusuf/40; Kehf/26; Şura/10)

"Din ve hüküm olarak Kur'an'dan başka kaynağa iman edilemez." (Casiye/6)

"Tek hidayet edici olan Kur'an, dolayısıyla da hidayetin kaynağı yalnız Allah'tır." (Nisa/176; Ahzab/4; Leyl/12)

"Daha Allah Resulü hayattayken din Allah tarafından tamamlanmıştır." (Mâide/3; Enam/115)

 "Din ve hüküm olarak insanlar sadece Kur'an'dan sorumludur." (Zuhruf/43-44)

"Mezhepler ve içtihadlar bölücülük, tefrika, ihtilaf, ayrımcılık, kaos ve kargaşa üretirler." (En'am/159; Rum/30-31-32)

Müslümanı yanlıştan alıkoymayan, haramdan ve günahtan uzak tutmayan, iyiliğe ve doğruya yönlendirmeyen, kısaca salih amele dönüşmeyen her türlü ibadet boşa yapılmış eylemden öteye geçemez.

YORUM EKLE