GAP İDARESİ YARI ÖZERK OLMALIDIR?

Bu hafta suyun insanlık, dolayısıyla Türkiye için önemini anlatan iki önemli haber ülke gündemine düşerken, Adıyaman’da da ilimizin su kaynaklarını ve önemini bilimsel açıdan inceleyen Su Çalıştayı gerçekleştirildi.

İlk olarak TBMM Genel Kurulundaki konuşmasında “suyun Adıyaman ve ülkemiz için” önemine değinerek iktidarın tarım politikasını eleştiren TBMM Başkanlık Divanı Üyesi ve CHP Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere; “GAP illerinde bulunan ovaları, tarım alanlarını suyla buluşturun. GAP'ta tam 1 milyon 629 bin hektar arazi su bekliyor” dedi.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ise “2030 yılına kadar su kıtlığı yüzde 40 seviyesine kadar yükselecek. Açık ve net söylüyorum, önümüzdeki 10 yıl içerisinde insanlık alemi küresel su kıtlığı ve su savaşlarıyla karşı karşıya kalabilir” dedi.

Bu konuda onlarca makale ve haber yazıp paylaşan, aynı zamanda Adıyaman Çevre ve Tanıtım Platformu Kurucu Başkanı sıfatıyla çeşitli etkinlikler yapan biri olarak; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “kendi elektriğimizi üretmek” temelli fikrine dayalı olarak 1936 yılında kurulan Elektrik Etüt İdaresi’nin başlattığı ve günümüze kadar bir türlü hedefine vardıramadığımız milli hayalimizden bahsedeceğim.

Ulu Önder’in “Fırat ve Dicle nehirlerininden içme, sulama ve enerji alanında faydalanma” fikri temelinde ilk olarak Elazığ’da temeli atılan ve bitirilerek hizmete sokulan Keban Barajı’nın faydasından doğan heyecanla 1970’lerde yeniden ve daha kapsamlı planlanan projemiz geçmişten günümüze kadar iktidara gelen bütün Hükümetlerin en büyük projesiydi. Tabi bu proje hedefindeki başarıdan kaynaklı olarak bütün politikacıların da öncelikli seçim malzemesiydi.

Yaşı 40’ın üzerindekilerin çoğu bilir, merhum Cumhurbaşkanlarımızdan Demirel’in “GAP’ı Gaptırmam” diyerek 1990’lı yllarda manşetlere çıkmasına da vesile olan bu dev projemizi 1989 yılında kurulan GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı yönetiyor. O tarihte 15 yıllığına kurulan bu kuruluş en son Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla güncelenen yapısıyla 31 Aralık 2023 yılına kadar da hizmet verecek. (Böyle giderse bu süre daha da uzatılacak.)

Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP Projesi) diye isimlendirlen bu devasa projemizin potansiyeline baktığımızda aslında daha uzun yıllar da devam etmesinin gerektiğini düşünüyorum. Zira birçok ülkenin hayal bile edemeyeceği büyüklükte bir alanda faaliyet sürdüren bu proje sadece Türkiye için değil, dünya için büyük önem arzediyor. Küresel gelişmelere bağlı doğal yozlaşmanın giderek hızlanması bu projenin önemini anlatmaya yeter de artar bile ama gelin görün ki onyıllardır düzene girmeyen iç ve dış politikalar, ekonomik ve siyasi krizler nedeniyle beklenenden yavaş ilerliyor ve gecikiyor.

Bu konuda poitika arenasında kimsenin kimseyi eleştirme hakkı olduğunu düşünmüyorum, zira mevcut politikacılarımızın partileri, isimleri ve simaları farklı farklı olsa da Türkiye’yi ilk günden beri yöneten temel görüşlerin ya kendisi veya devamlarından oluşuyorlar. Bu nedenle projenin tamamlanmamasının sorumlusu idareci konumunda olan herkestir.

Onyıllardır “sen”, “ben” temelinde devam eden çekişmelerin olumsuz etkisi proje uygulamasında görev alan teknik insanların çalışma alanını daraltıyor, yeterli önem verilmeyen proje en başta bütçe engeliyle karşılaşıyor ve bir türlü bitirilemiyor…

Öte yandan dünyayı besleyecek potansiyele sahip olan tarım alanlarımızdan kendimize bile yetecek ürün alamıyoruz, dünyanın en önemli içme suyu kaynaklarımızdan kendimize bile içecek su üretemiyoruz, dünyayı aydınlatmaya aday santral ve barajlarımızdan kendi dünyamızı bile aydınlatamıyoruz ve bu olumsuz cümleleri daha da uzatacak bir çok alanda kendimize yetemez duruma gelmiş bulunuyoruz…

GAP tamamlansaydı ne ısınmak için doğalgaz için, ne yiyecek bulmak için başka ülkelerle ithalat derdine düşmeyecektik, bütün ülkeler bizden ürün ve hizmet almak için sıraya girecekti ve Süper Türkiye Devleti olarak dünyada söz hakkımız olacaktı…

Peki, geç mi kalmışız? Evet, geciktik elbet ama birkaç hamle yaparak kaybettiğimiz zamanı telafi etmemiz de mümkün. Bunun için GAP İdaresi Yarı Özerk olmalıdır. (Diyeceksiniz ki zaten yarı özerk, prosedürde elbette böyle ama ya uygulamada?) Bu vesileyle politikacılarımıza sesleniyorum; gelin GAP İdaresini yarı özerk bir kurum haline dönüştürelim, ihtiyaçlarını öncelikli gündemimize alıp giderelim, politik çekişmelerimizden uzak tutalım ve gelecek yüzyılların Süper Devleti olalım. 

Mehmet Emin Danış

YORUM EKLE