FİLİSTİN'E DAİR..

(İşgal edilmiş akıllara...)

Sadece Filistini mi yahudiler işgal etti?

Yahudilerin bir avuç insan topluluğuyla gelip bizleri esir alması, 
İslam coğrafyasının tam bağrını yurt edinmesi ve bizleri etkisiz hale getirmesi, 
Kudüsümüzü istila edip, kalbimizi kanatması; kanatacak kadar cüretkar olmasının sebebi, 

BİZİM YAHUDİLEŞMEMİZDENDİR!

Biz, Yahudilerin yaptığı gibi uzak Allah tasavvuruna sürüklendik!

Biz, Yahudilerin dediği gibi, “Ey Musa! Rabbinle siz gidin ve Firavunla savaşın!” dedik.

Biz, Yahudilerin yaptığı gibi, Allah’ın bizi Müslümanlar olarak tanımlamasını beğenmedik!

Sadece bu da değil, yazılı ve görsel birçok eser yahudileşmenin etkisi altına... 

Kabeden tut, tefsirler, hadis kitapları, tasavvuf kitapları vs. İsrailiyyatın işgali altında değil mi?
İsrail kalbindeki imanı bile işgal etmiş onların istediği şekilde inanıyorsun haberin var mı? 

Sen hala böyle mi sanıyorsun?

Tefsirlerde Kur’an kıssaları içerisine hurafe ve İsrailiyat bulaşmayan bir tane yoktur, her tefsir ve kıssa açıklamasında az ya da çok asılsız hikâye vardır.

İslam dinine göre "mazlum Kâfirler” düşmanlarımız değillerdir, 
“Zalimler kafirler” düşmanımızdır.
Diğeri Kafirler, bizim değil, Allah’ın düşmanıdırlar, onlara iyilik yapıp kazanmalıyız. Öyleyse kimse kendisini Allah’ın yerine koyarak birilerini cezalandırmaya çalışmasın.

Kıyamet alametleri ve bu konuda gelen rivayetler ya uydurmadır ya da Yahudi-Hıristiyan kökenlidir. Uzak durmak gerekir.

Namaz ibadetini Allah her nebi'den istemiştir ve tüm dinlerde -az çok değişikte olsa- vardır. 

Diğer ibadetlerin çoğu böyledir.

İster adetli, ister abdestli, isterse abdestsiz olarak Kur’an’ı okumanın hiçbir mahzuru yoktur.

Kur’an ihtiyaç olan her mekânda ve her zaman okunabilir. Adetli kadın namaz abdestiyle namazını kılmalıdır. 

Günlerin, ayların, yılların -Allah’ın Kur’an’da bahsettikleri hariç- hiçbir kutsiyeti yoktur, zamanı ve mekânı değerli hale getiren insanın samimice ürettiği eylemlerdir, salih amellerdir.

Hangi İslami ilim dalında yazılırsa yazılsın, ne kadar kutsanırsa kutsansın hiçbir kitap ve onun yazarı olan insan asla dokunulmaz ve eleştirilemez değildir.

Irkçılığın her türlüsü şeytanidir.

İster bir ırkı yüceltelim isterse lanetli ilan edelim her iki durumda şeytan işidir. Yahudilik edenler  Lanetlenmişdir. Lanetlenme suçu işleyen kişiler lanet altında kalmıştır.

Allah dört kitaptan fazlasını indirmiştir. Her nebi'nin kitabı vardır ve her nebi hem resul hem de nebidir. Hiçbir rasul kendisine indirilen kitaba muhalif tebliğde bulunamayacağından, vahye aykırı hiçbir rivayetin en küçük değeri yoktur, batıldır.

Ümmet denilenler içinde tarikatlar, cemaatler, gruplar ve mezhepler artık masumiyetlerini kaybetmişler ve ömürlerini doldurmuşlardır. 

Müslümanlar olmak için Kur’an merkezli bir din anlayışı inşaa edip tüm dini yaşantılarını Kur’an’a göre sil baştan gözden geçirmelidir.

Şirk kavramı Müslümanlar arasında maalesef bilinmemektedir, Ayetler yerine rivayetler,  dini hikâyeler, asılsız rivayetler, keramet masalları nedeniyle “Tevhid” inancı bulandırılmış durumdadır. Bunun baş mimarları da tarikatlardır.

Dini ve siyasi liderleri, geçmişi, ataları kutsama hastalığı neredeyse kemikleşmiş. Müslüman olmak için fanatikçe geçmişlerini savunmaktan vazgeçip Kur’an merkezli bir eleştiren bir din anlayışına sahip olmaları gerekir.

Kur’an ile ilişkilerimiz maalesef çok zayıf, kendi öğrenme gayretimiz yok. 

Öğrenme ve öğretme adına bir takım zorluklara katlanamıyoruz. 

Tembellik hücrelerimize işlemiş ne yazık ki. Sığ tartışmalarda eriyip gidiyoruz.

İnsanların ilahi din/ islam ve beşeri dinler tarihi ile araları neredeyse hiç yok.

Diğer kültürleri reddederek maalesef vahyin geçmiş kültürlerde olan izlerini göremez hale geliyoruz. Diğer uydurulmuş dinleri bilmediğimiz için aramıza onlardan sızan inanışları da tesbit edemiyoruz.

Heleki eleştiri anlayışımız sakat, birilerinin doğru taraflarını görmek için değil mahcup edip, utandırmak için laf sokmayı çok seviyoruz; hâlbuki ilim birilerini rezil etmek için öğrenilmez, ego tatmini için kitap okunmaz.

Başımızdaki sarığı iki dolam daha fazla dolayınca, sakalımızı iki makaslık daha fazla uzatınca, peygamberin dünyada bıraktığı iddia edilen nesneleri öpünce “sünnet ehli” olacağımıza yürekten iman ettik!

Bari bundan sonra göstereceğimiz tepki Yahudiler gibi değil, müslümanca olsun!

Mezhepçiliği, peygamberciliği, sahabeciliği, dinciliği, “Allahçılığı” bırakıp Allah’ın emrettiği gibi davranalım!

Irkımızın seçkinliğini, mezhebimizin üstünlüğünü, cemaatimizin necatlığını, fırkamızın naciyeliğini, liderimizin hamasetini bir kenara bırakıp hakikaten Allah rasülünün sünneti olan Kur'an'a sığınalım!

YAHUDİ GİBİ İŞLEYEN  BİR AKLIN İSLAM VE MÜSLÜMAN KALAMIYACAĞINI FARKINA VARALIM,
KENDİ FELAKETİMİZİ KENDİMİZ HAZIRLAMAYALIM.

YORUM EKLE