“ELÇİ'YE İTAAT EMRİ”NİN ANLAMI

Kur'an'da anlatılan vahiy İslam'ına karşı delil getirme çabasında olan Şia ve Ehli Sünnet'in muhaddis ve müctehidleri,

"Allah'a ve Resulüne itaat edin" şeklindeki ayetleri gösterip, Kur'an'da Allah'a ve Resulüne itaat etmemiz emrediliyor, "Kuran'a uymak Allah'a itaattir, hadislere uymak Resul'e itaattir" demektedirler.

Halbuki Kur'an'ın hiçbir ayetinde "Muhammed”e ve "Nebi"ye itaat etmekle alakalı bir emir bulunmaz.

Söz konusu olan itaat fiili bütün âyetlerde "Resul" kavramı ile ilgili geçmektedir. 

Kur'an'da geçen Resul kavramının Türkçe tam karşılığı "Elçi" kelimesidir.

"Peygamber" Farsça kökenli bir kelimedir ve Kur'an'da geçmemektedir.

Nebi ile Resul'ün arasında bulunan farkları bilmeyenler, Kur'an'ın en önemli kavramları olan  "Nebi" ve "Resul" yerine "Peygamber" kelimesini kullanıyorlar. 

"Resul" kavramı, Kur'an'ı Mübin'de  hem "Allah'ın Elçisi" hem de "herhangi bir Elçi" manasında kullanılır.

Kur'an'ı Mübin'de "Resul" diye geçen kelimeyi "Elçi" diye çevirmek tam doğru bir çeviri olacaktır.

Nitekim bir çok çeviri de böyledir"Kim Allah'a ve elçisine itaat ederse ve  Allah'tan korkup sakınırsa işte kurtuluşa ve mutluluğa  erenler bunlardır." (Nur 52)

"Allah'a ve Resulü'ne itaat edin ki merhamet olunasınız" (Al-i İmran 132)

Şia ve Ehli Sünnet'in muhaddis ve müctehidleri Kur'an'da yüzlerce âyette bulunan  "Resul" kelimesinin manasını ve kullanış tarzını bilmezler.

İşte bundan dolayı "Resul" kelimesinin Kur'an'daki  karşılığını tam olarak ortaya koymak için geniş bir açıklama yapmayı faydalı  görüyoruz.

Yukarıdaki âyetlerde "Resul" kelimesinin "Elçi" manasında olduğunu iyice anlamak, âyetlerin manasını da tam olarak anlamayı sağlayacaktır.

Bizler Muhammed (a.s)’a niye uyarız? Çünkü o, Allah'ın elçisidir.

Yani Allah'ın mesajını alıp bize ulaştıran bir şahsiyettir.

Elçin'in okuduğu yani tebliğ ettiği şey, Allah'ın gönderdiği mesajdır.

"Elçiye zeval yoktur" denilmiştir.

O mesaja uyulunca hem Allah'a, hem de o mesajı getiren Elçiye uyulmuş olur.

Aynı zamanda mesajın kendisine uyulduğunu söylersek bu da doğru olur.

Muhammed'e "Elçi" denmesinin sebebi, kendisinin olmayan mesajı yüklenmesidir.

Bu gerçekten çok önemlidir.

Yani Allah "Resul" (Elçi) kelimesi ile, Muhammed (a.s)’ın kendisinin olmayan mesajı taşıyan bir  emanetçi bir mubelliğ  olduğunu vurgulamaktadır. 

İnsanlara, "Elçi'yi devreden çıkartıp vahiy'den bağımsız olarak  Allah'a varmanız mümkün değildir" dersini vermektedir.

Aynı zamanda bu elçileri de onurlandırmak anlamına gelmektedir.

Yüce Allah,  Elçiye de kendisine verilen elçilik görevini hakkıyla yapmasını ısrarla emretmektedir.

"Ey Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun elçiliğini yapmamış olursun..." (Maide 67)

"İşte bütün bunlar (emirler) Rabb'inin sana vahyettiği hikmetlerdir. Allah ile birlikte başka ilah edinmeyesin. Sonra kınanmış ve Allah'ın rahmetinden uzaklaştırılmış olarak cehenneme atılırsın" (İsra 39)

İtaat edilmesi emredilen kişi olan elçi, kendi namına değil, göndericisi (Allah) namına konuşmaktadır.

Onun mesajını ulaştırmaktadır.

Bu yüzden "ona (Elçiye) itaat, gönderene (Allah'a) itaattir mantığı,  yani elçiye zeval yoktur, anlayışı Kur'an'ın  bu ayetleriyle ortaya konmaktadır.

Allah'ın elçi göndermesi, insanlarla irtibat kurmak için seçmiş olduğu en ideal ve sağlıklı bir yoldur.

Allah'ın mesajı “elçi”nin dilinde hayat  buluyor.

Elçi mesajı insanlara ulaştıracağı, Allah'a davet edeceği  için elçiye  itaat onu gönderene itaat  olmaktadır.

"Kim Resule itaat ederse, Allah'a itaat etmiş olur. yüz çevirene gelince, seni  onların başına bekçi göndermedik" (Nisa 80)

Bu âyette görüldüğü gibi elçi sadece kendisine vahyedileni insanlara ulaştırmakla mükelleftir. "Resulüm de ki:"

İşte bu, benim yolumdur. Ben sadece Allah'a davet ediyorum " (Yusuf 108)

Diğer bir ilginç nokta da , Allah Resulü'nün ismi olan "Muhammed'in" geçtiği 4 ayetten üçünde "Muhammed'in elçi olduğu"nun vurgulanmasıdır.

"Muhammed yalnız bir elçidir " (Ali İmran 144)

"Muhammed Allah'ın elçisi ve Nebilerin  sonuncusudur" (Ahzab 40)

"Muhammed Allah'ın elçisidir " (Fetih 29)

Kur’an-ı Kerim'de "(Muhammed) isminin geçip elçiliğini vurgulanmadığı  tek ayette ise "Muhammed'e indirilene inanılması" yani Kur'an'a inanılması gerektiği söylenir. 

Kur'an'ı Mübin'de Muhammed'in sözünden asla bahsedilmez.

Muhammed'in veya Nebi'nin sözlerine inanılmasından söz edilmez.

Sadece ve sadece indirilen Kur'an'a inanılması veya inanılmamasından doğacak sorumluluklardan uzun uzun açıklamalar getirilir.

"Kendilerine Rablarının ayetleri hatırlatıldığında ise onlara karşı sağır ve kör davranmazlar" (Furkan 73)

"O muttakiler sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler" (Bakara 5)

Daha evvel gördüğümüz gibi Kuran'ı Mübin'de hiçbir yerde "Allah'a ve Muhammed'e itaat edin" diyen bir âyet bulunmaz.

Kur'an'da sürekli "Allah'a ve elçisine itaat edin" şeklinde bir ifadenin geçmesi Muhammed (aleyhisselâma) ancak elçilik vazifesinden dolayı itaat edilmesi gerektiğini hatırlatmaktadır.

Allah'ın elçileri sadece kendilerine indirilen vahyi tebliğ ederler.

Kur'an'da "küfür, savaş açılma, istihza, şikak, isyan, hak, nur, tebliğ etme, tebyin, (açıklama)  helal ve haram kılma, aziz, hakem olma, üsve-i hasene, kerim, tekzip, itaat etme, ittiba, kitab'ı tilavet etme gibi bir çok kavram "Allah, vahiy ve Resul bağlamında kullanılmıştır. 

Elçiler değerlerini vahiy'den alırlar.

Allah'ın elçileri vahiy kadar değerlidirler. Dolayısıyla aklı başında olan hiçbir zaman "peygamber" kelimesini kullanmaması  gerekmektedir.

Çünkü "peygamber" kelimesi Nebi ile Resul'ün arasında bulunan farkları yok eden tehlikeli bir kelimedir.

"Peygamber" kelimesi,  Kur'an'ı Mübin'i  tahrif eden, Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğünü bozan, Kur'an'ın sistemini dağıtan ve anlaşılmasını son derece zorlaştıran bir kelimedir.

Mehmet TIRPAN

YORUM EKLE