DAHA ÇOK GEÇ KALMADAN KENDİMİZE GELELİM…

Ah, be dünya!

Sen mi yorgunsun, yoksa insanlık mı.?

Zalim olan sen misin, insanlar mı?

Ah! “Bir dile gelsen, neler anlatırsın; kim bilir…” diyecektim ki, vazgeçtim.

Niye biliyor musunuz? Dünya konuşmuyor içindekileri kaldıramadığı için isyan ediyor, kusuyor artık.

Gökyüzü küsmüş insanlığa, yağmurunu-karını kendi içinde saklamış gibi, bazen o kadar doluyor ki adeta dayanamayıp çığlık çığlığa ağlarcasına sellere bırakıyor… Bazen de hasretiyle toprağın bağrını çatlatıyor.

Toprak da dayanamıyor… Bu yaşananlara dayanmak mümkün mü?

Bazen “yer yarılsa da” dercesine öyle bir sallanıyor ki dünya;  yer yarılıyor/yutuyor insanları…

Tabiat küsmüş, hayvanlar küsmüş biz insanlara. Güzel olan her şeyi küstürdük kendimize.

Annemizi, babamızı, yaşama sevincimiz olan çocuklarımızı, evdeki eşimizi küstürdük.

Ne acı! Güzel olan her şeyi yavaş yavaş kaybettik ve kaybetmeye devam ediyoruz.

“Bizlere kadınımızı, ailemizi unutturan şey nedir”  diye sordum çevreme; herkes teknolojiyi suçladı.

Onlara göre suçlu olan cep telefonuydu. Suçu,  dünyanın bir ucundan diğer ucuna anne ve evladını kavuşturmaktı.

Suçlu olan bilgisayarmış; suçu da, milyonlarca ağacın kesilmesini önleyip bilgileri hafızasında barındırmak…

Suçlu olan televizyonlarmış; suçu da insanların nerede, hangi zulme uğradıklarını göstermesi…

Evet, suçlu teknolojiymiş; Mesela insan bedenlerini parçalamadan ameliyatlar yapmasıymış mesela…

Şimdi hepimiz düşünelim.

Bozulan aile düzenimizi ve sosyal çevremizi gerçekten de kendi başına hiçbir şey yapmadan insanların yani bizlerin “başla ve şunu yap” komutunu alır-almaz yapan teknoloji mi suçlu?

Yoksa kendi ürettiği teknolojiyi kullanan biz insanların durmak/doymak bilmeyen nefsi mi?

Oysa hepimiz biliriz ki her şeyin fazlası zarardır.

Koca bir nesil bizlerin bilinçaltındaki “ben yaşamadım evladım yaşasın” duygusunun kurbanı oldu…

Şimdi ellerinden telefon/tablet düşürmeyen evlatlarının sesini duymayıp, suçladığımız teknolojide iyi ebeveyn olmanın tüyolarını arar olduk.

İçler acısı bir nesil yetiştiriyoruz…

Giderek ve hızla dünyada var olma sebebimizi unutmuş,  öz eleştiriye kapalı, egosu tavan yapmış kişilere dönüşüyoruz…

Sanki elimizdeki bayrağı kendimizden sonraki nesle vermeyecekmişiz gibi yaşıyoruz.

Bir kadın, bir anne olarak sesleniyorum!

Lütfen; daha çok geç kalmadan kendimize gelelim…

Geleceğimiz olan çocuklarımızı sevgi ve saygının olduğu mutlu yuvalarda yetiştirelim.

Bir babanın evladına yapacağı en büyük iyilik annesini çok sevmesidir. Mutlu anneler, mutlu çocuklar demektir.

Toplumu ayakta tutan aile, aileyi ayakta tutan da sevgidir. Aile toplumun özüdür. Onu tahribe yönelen her şey toplumun tahribine yönelmiş demektir. (Bulter)

"Hiç bir insan, iyi eğitilmiş bir aile kadar önemli bir miras bırakmaz." (Thomos Scott)

GÜLAY AKAR

YORUM EKLE
YORUMLAR
Ceylan AKAR
Ceylan AKAR - 1 yıl Önce

Kalemin de iraden gibi güçlü ve sağlam.Toplumun önemli bir sorunu olan yanlış teknoloji kullanımı konusunda farkındalık oluşturman çok güzel ve anlamlı gerçekten.Azim ve başarı her daim seninle olsun…

Gülay  Akar
Gülay Akar @Ceylan AKAR - 1 yıl Önce

Ceylan hocam sizler gibi kıymetli hocalarımın güzel yorumları ziyadesiyle mutlu etti beni çok teşekkürler

Reyhan Akşahin
Reyhan Akşahin - 1 yıl Önce

Gülay hanım size ve kaleminize döktürdüğünüz yazılara hayranım.Duyguyu akıtmak bu olsa gerek

Arife AYAZ
Arife AYAZ - 1 yıl Önce

Bahsettiğiniz her başlık o kadar kıymetli ki… kaleminize sağlık

Gülay  Akar
Gülay Akar @Arife AYAZ - 1 yıl Önce

Çok teşekkürler Arife hanım kıymetli yorumlarınız için çok teşekkürler

Gülay  Akar
Gülay Akar - 1 yıl Önce

Çok teşekkürler Reyhan hanımcım sizlerin güzel yorumları bana yazmayı sevdiriyor çok teşekkürler yorumlarınız için