ÇOCUK YETİŞTİRME ÜZERİNE...

Böyle var ya, nasıl diyim, sanki düşündüğü hiçbir konuyu tam çözümleyemesin diye yaratılmışım. Ben mi böyle muallak konuları buluyorum yoksa harbi ikircikli yapıda mıyım, hayat mı çıkmaz bir yol onun bile bir cevabı yok. Kanım antikoru, trombositi falan bırakmış bütün vücudumda karışık konularla kelime dolaştırıyor , buna rağmen ben hangi konudan ve neresinden başlayacağımı bulamıyorum. Neyse sabah sayfaları gibi gelişine devam edelim, illa akıp yol bulur, o halde "oynatalım uğurcum"...

Şimdi elimde nihan kaya' nın "iyi aile yoktur" kitabı var. Daha yeni başladım, kitabı tümüyle değerlendirecek bir altyapı oluşturmadi zihnim ama haklı bir isyanın içinde olduğunu anladığım birçok noktası var. İyi , amenna, aldık kabul ettik, zaten paralel düşünceler barındırdığım için çok da zorlanmadım.

Okey kimse iyi aile olamaz ama bu saatten sonra neyleyelim, çocukları geri sokacak halimiz yok. Hadi elimizden geleni yapalım. Fakat nasıl yapalım. Kimle. Kimiz biz, ayrıca da biz kimiz. Neden biz hem. Biz kaç kişiyiz...

Gittiğim bir psikiyatrist bana demişti ki çocuklarla ilgili vicdan azaplarını bırakmadığın müddetçe toparlanamazsın. Sen sadece anne değilsin, hayalinde idealize ettiğin anne sadece hayal ürünü, bir gerçek var, sen bir gerçeksin, sen bir insansın... Çok haklıydı ha!

Benim meselem neydi ama. İlk iki çocuğa daha iyi annelik yaptığımı düşünmek, bunu çevreden de duyduğum laflarla iyice kabullenmek..

Geri dönüp bakıyorum, evet harikaydı!, her şey kurallı, her şey hijyenik, daha dört yaşında ama gezegen sıralamasını biliyor, onlara Lidyalılardan, Peçeneklerden bahsediyorum, bütün sermaye kırtasiyeye akıyor, TV yok; tablet, bilgisayar,telefon yok, oyuncakları teleskop, mikroskop falan, sağlıklı beslenme tabakları var, sürekli bir etkinlik peşindeyim;  piyanoya oturtuyor keman çaldırtmaya çalışıyorum, fonda Bach; okula gitmiyor ama okuyor, alanını bulsun diye spor branşları denetiyorum... bilmem ne bilmem ne..

Diğer ikisi de TV karşısında, ellerinde sınırlı da olsa tabletle, suyunu çıkarmadan canları çektiğinde kolasını da içerek, tekdüze bir uykuları olmadan, daha kuralsız büyüyorlar

Birinci sistemdeki ikili büyüyünce anladım ki sistem kesinlikle doğru işlemedi, bangır bangır Cimilli İbo dinliyorlar, okulda bir gayretleri yok, bir şey öğrenmek umurlarında bile değil, dağınıklar, ekmek arası ekmekle beslenme peşindeler, asla yeteneklerinin üstüne gitmiyorlar, sosyal değiller,insan canlısı değiller, en iyisini geç elinden geleni yapmak gibi bir olayları bile yok...

Yani geçmişe dönüp baktığımda, zihnin de geçmişi iyi gösterme yetkisine dayanarak, denenen her yolun sadece denenen yol olduğunu bildiğim halde yine de giderek kötü anne oluyorum gibi geliyor ve her geçen gün ayrı bir panik yaşayarak bir şeyler yapma konusunda daha da isteksiz bir hale geliyorum. Çünkü dostum ne yapacağımı bilmiyorum

Onlara kendimi dayatmak istemiyorum, bu yüzden eskiye nazaran düşüncelerimi daha az paylaşıyorum. Çünkü geçen yıl düşündüğüm bu yıl düşündüğüme uymuyor. Siyaset gibi din gibi konulara asla girmiyorum,kendileri yollarını çizsin istiyorum. Normallerini ben oluşturmak istemiyorum çünkü benim normallerim toplum normalleriyle örtüşmüyor ve kimin haklı olduğunu hâlâ çözemedim. Gidecekleri yolda söz sahibi gibi davranmak ve yarın birgün müsebbip görülmek istemiyorum. Baskı uygulayıp itaatkar olmalarını sağlamak istemiyorum fakat bütünüyle salık verip her şeye isyan etsinler de istemiyorum. Sıradan olmasınlar fakat dışlanmasınlar da...

Nasıl diyim , yalnızlık edebiyatı yapılacak kadar romantik bir şey değil, insan yapayalnız yapamaz, insan insana muhtaç. Tabi ki onay almak adına maskeyle dolaşalım demiyorum ama... of bu başka bir pencere açıyor, burayı burda bırakalım.

Aslında başından beri yazma isteğimi pik yaptıran şey bir video. Kız babasına şey diyor videoda: burayı ister otel gibi kullanırım ister pavyon gibi istersem de kerhane gibi... Baba çok sakin...

Yapılan yorumları okudum. Kızın eline nasıl bir koz vermiş ki böyle konuşabiliyor diyen var, kim bilir bu hale gelecek kadar ne yaşadı diyen var, ergenlik çağında olur öyle diyen var, kızın ağzını burnunu kırmak lazım diyen var...

Ne yapmalı sahi. Hayatın kuralları olduğunu, olması da gerektiğini ama bu kuralların da baskın olan yetişkinler tarafından konduğunu, zamanla değişebileceğini, hatta değişmeleri de gerektiğini, her kurala sadece kural diye boyun eğmemeleri lazım gelirken bütünüyle kuralsız da olamayacaklarını....

Çocukları geçelim. Kendimize... nasıl?

Hamdiye Kazdal Delihasan

YORUM EKLE