BÜTÜN AMELLERİ BOŞA ÇIKARAN, AFFI OLMAYAN ŞİRK!

ŞİRK; Allah’a zatında, sıfatlarında, hükmünde, ulûhiyet, ibadet veya mülkünde ortağı, dengi bulunduğuna inanmak ve bunu benimsemektir,

Küfür nasıl imanın zıttı ise, şirk de tamamen Tevhidin zıttıdır,

Şirk, Tevhid'in tamamen reddedilmesi ve Allah'a özgü kılınan tüm özelliklerin sekteye uğratılmasıdır,

Tevhidin esaslarından olan Allah'a özgülenen ve yalnızca O'na nispet edilen tüm yetkileri Allah'ın dışındaki varlıklara da vermektir,

Allah'ın yanında başka yaratılan varlıkları O'na ulaşmak için aracı edinmektir,

Allah'ın dışında varlıklardan hayır ve şerrin geldiğine inanmaktır,

Allah'ın niteliklerinin bir kısmınında olsa başka varlıklarda olduğuna inanmaktır,

Allah dışında başka varlıklardan istemek ve beklemektir,

Allah'ın kudreti ve otoritesi dışında bir takım varlıklardan dua, istek, kehanet, sihir vb. yollarla beklentiye girmektir,

Allah'tan başkasına güvenmek ŞİRKTİR!

Diyebiliriz ki yüce Allah'ın insanlığa hak dinleri tebliğ için gönderdiği Elçilerin tamamı, inanmayan toplumlara değil, Allah'ın varlığına inanan ama Allah inancına şirk bulaştırmış ve Allah'ın yanısıra O'na ancak ortak koşarak kulluk eden toplumlara gönderilmiştir..

Kur'an’da şirk bir çok ayette ayrıntılı olarak anlatılıp örneklendirilmiştir:

 “De ki: ‘Gökleri ve yeri yoktan var eden Allah iken, O doyurur ama doyurulmaz iken Allah’tan başkasını mı veli edinecekmişim?’ De ki: ‘Şüphesiz ki ben, Müslimlerin/şirki terk ederek tevhid ile Allah’a yönelen kulların ilki olmakla emrolundum.’ Ve ‘Sakın müşriklerden olma.” denildi. (En'âm/14)

“Yahudiler Allah’ı bırakıp hahamlarını; Hristiyanlar da rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i rabler edindiler.”  (Tevbe/31)

 “Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler, işte onlar kafirlerin ta kendileridirler.”  (Mâide/44)

“Allah’ı bırakıp ta sana fayda veya zarar vermeyecek şeylere tapma. Eğer bunu yaparsan, o taktirde sen mutlaka zalimlerden (müşriklerden) olursun.”  (Yunus /106)

“İnsanlardan bazısı Allah’tan başkasını Allah’a (haşa) eşler ve benzerler edinir de onları, Allah’ı sever gibi severler. İman edenler ise daha çok Allah’ı severler.”  (Bakara/165)

Emir ve yasaklama hakkı, sadece Allah’ındır, “Bilesiniz ki, yaratmak ta, emretmekte Ona mahsustur.” (A’raf/54)

“Şüphesiz, kim Allah’a ortak koşarsa, Allah ona cenneti haram kılmıştır ve onun gideceği yer Cehennemdir. Zalimlere orada bir yardımcı da yoktur.”  (Maide/72)

Şirk içindeyseniz yaptığınız tüm dînî ritüel ve inançlar boşunadır. Mutlak değeri sıfırdır!

Şirk sadece Allah'ın birliğini reddetmek değildir veya herhangi bir şekil, heykel veya puta tapmak olarak basite de indirgenmemelidir.

Şirk Allah’ı inkâr etmek değil, hatta Allah’a ikidir, üçtür, beştir demek de değildir. Şirk kişilerle Allah arasına birtakım aracılar koymaktır

Müşrik olabilmek için Allah’ın varlığına ve birliğine iman etmek farzdır. Yeri ve gökleri onun yarattığına inanmak müşrik olabilmenin şartıdır. Bunlara inanmayan müşrik olamaz, ateist olur.

Günümüz İslam toplumunda şirk içeren yansımalara bakacak olursak;

Allah'a ulaşmak için mutlaka aracılar edinmelisin,

Şeyhin ancak seni Allah'a yaklaştırır,

Şu mezhebin bilmem ne koluna üyeysen cennete doğrudan gidersin,

Sıkıntıya düşersen direk Allah'a yakarma yetiş ya gavs, şeyh, kuttub, imam v.b. de, hemen yetişir,

Doğrudan Allah'a ulaşmak elektrik için fişi prize değil trafoya takmak gibidir, doğrudan Allah'a ulaşmak istersen trafoyu patlatırsın, aracı olarak şeyhine ihtiyaç var,

Şefaata nail olmak istiyorsan ya Peygamber, yada O'nun dünyadaki varisi olan alim, şeyh, gavs, imam vb. lerinden şefaat iste,

Dua edeceksen doğruda Allah'a etme, şu türbeye veya şu evliyanın yatırına gidip dua et.

Bu liste uzayıp gider...

Günümüzde İslam toplumunda kimse kendisine müşrik ifadesini yakıştırmıyor ama üzülerek müşahede ediyoruz ki, bugün, müslüman diye gördüğünüz, tanıdığınız birçok kişi birer müşriktir.

İşte size bazı örnekler;

Allah’ım şu kulunun yüzü suyu hürmetine,

Allah'ım şu evliyanın hatırına,

Önce Allah’tan istedim, sonra şu hazretden istedim. Bir evim, arabam,evladım oldu,

Yetiş ya Gavs-ı Geylani!

Himmet ya Gavs, Himmet şeyhim!

Şefaat ya Rasulallah!

Ne kadar tanıdık geliyor değil mi? Hele o son örnek..

İslam toplumunu şirke götüren bütün bu söz ve davranışların temelinde, dinin tek kaynağı ve doğru yol rehberi Kur'an ın bir kenara bırakılıp rivayet kitaplarının dinde kaynak kabul edilmesi, uydurma hadisler üzerinden içtihata dayalı mezhepçi/gelenekçi/atalar dininin hurafe, batıl ve şirk temelli din anlayışı yatmaktadır.

ŞİRK, ALLAH'IN KİTABI YANINDA BAŞKA KİTAPLARI, BEŞERİ KAYNAKLARI DİNDE HÜKÜM KAYNAĞI KABUL ETMEKTİR .

ŞİRK, ALLAH'IN VAHYİ DIŞINDA BAŞKA SÖZ VE BİLGİLERİ DİN, HÜKÜM, EMİR VE YASAKLAR OLARAK GÖRÜP BUNLARI DİN DİYE YAŞAMAKTIR.

OYSAKİ ALLAH'IN KULLARINDAN BEKLEDİĞİ SADECE RESULÜ ARACILIĞIYLA İNDİRDİĞİ VAHYE TABİ OLMALARI VE BUNUN DIŞINDAKİ HİÇ BİR BEŞER ELİYLE YAZILMIŞ KAYNAĞA ASLA DİN ADINA İTİBAR ETMEMELERİDİR!

“Şüphesiz bu Kur'an, benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. (Başka) yollara uymayın. Zira o yollar sizi Allah'ın yolundan ayırır. İşte sakınmanız için Allah size bunları emretti.” (En'âm/153)

“İşte bu da bizim indirdiğimiz bereket kaynağı bir kitaptır. Öyleyse bu Kur'ana uyun ve sorumluluğunuzu yerine getirin ki rahmete nail olasınız.” (En'âm/155)

“Rabbinizden size indirilene (Kur'an'a) uyun. O'nu bırakıp da başka dostların peşlerinden gitmeyin. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!”  (A'raf /3)

Demek ki doğru din, yani şirk bulaşmadan yaşanan din, ancak Allah'ın Kur'an’da indirdiği vahye tabi olarak, ne olursa olsun başka hiçbir beşeri kaynağı (ister hadis, ister mezhep, ister fıkıh, icma, kıyas, ilmihal, vaaz kitapları ne olursa olsun) din adına hüküm ve imanın kaynağı olarak görmeden, kabul etmeden yaşamakla mümkün olacaktır

Dinin yalnız Allah'a has kılındığı, kulluğun sadece Allah'a yapıldığı, ilahi nitelik ve yetkilerin Allah'ın dışında hiçbir varlığa (Elçisi dahil) isnat edilmediği, dinde tek kaynağın sadece Kur'an olduğu Tevhide dayalı dini kabul edip buna uygun yaşayanlar inançlarına şirk bulaştırmamış olurlar

Kendimizi sorgulayıp doğru dine yani “İndirilmiş Din” anlayışına eriştiğimizde, amellerde eksikler olabilir, ama Allah’ın affına sığınmak ve tövbe kapısını sonuna kadar kullanmaktan başka bir yol olamaz. AMA İNANCIMIZ ŞİRK İÇERİYORSA AMELLER BOŞA GİDECEKTİR!

Eğer inancımıza şirk karışmışsa yapageldiğimiz bütün ibadetler, salih ameller, yaptığımız tüm hayır ve iyiliklerin, bir hiç uğruna yok olup gittiğini maalesef ilahi yargı gününde görme durumunda kalabiliriz. Kula kulluk etmemiz değil, yalnızca Allah’a kul olmamız isteniyor.

“Andolsun, sana ve senden önceki Elçilere şöyle vahyedildi: ‘Eğer Allah’a ortak koşarsan elbette amelin boşa çıkar ve elbette ziyâna uğrayanlardan olursun.” (Zümer/65)

“İşte bu, Allah’ın hidayetidir, kullarından dileyeni ona iletir. Eğer onlar da Allah’a ortak koşsalardı yapmakta oldukları amelleri elbette boşa giderdi.” (En'âm/88)

 Kur’an üstüne basa basa neden bunları ısrarla vurguluyor düşünün;

“Ne kadar da az düşünüyorlar”

“Aklınızı kullanın”

“Öğüt almaz mısınız?”

“Hâlâ akledip düşünmezler mi?”

“İslam akıl dini değil nakil dinidir” diyen, aklını kullanmayan, sorgulamayan, din tüccarı gelenekçi din zihniyetinin toplumdaki temsilcilerini iyi tanıyın.

Eğer aklınızı kullanıp sorgulama yaptığınızda vicdanınız bu uydurma din anlayışının meczupları ile aynı dinden olamayacağınızı söylüyorsa ve bir şeylerin yanlış gittiğinin az çok farkındaysanız, Allah'ın hidayete erdirdiği kimselerden olabilirsiniz demektir;

“Kuşkusuz sen istediğini hidayete erdiremezsin. Ama Allah dilediğini hidayete erdirir ve hidayete erecek olanları en iyi O bilir.” (Kassas/56)

“Hayır, sen ve senin gibi düşünen mealist, müsteşrik, oryantalist  sapıklar dinimizi bölüp parçalamaya çalışan dış mihrakların uşaklarısınız” diyerek, gerçeğe ve hakka kalbini, aklını kapamış insanlardan olmak istiyorsanız, yapabilecek çok birşey yok maalesef

Allah hepimize doğru yolu göstersin.

Ama unutma "bütün amelleri boşa çıkaran, affı olmayan, AMA EN YAYGIN GÜNAHIN ŞİRK" olduğunu bize yüce Allah bildiriyor;

“İnsanların çoğu, Allah'a şirk koşmadan (O'na ait nitelikleri başkalarına yakıştırmaksızın) iman etmezler.”  (Yusuf/106)

Son  olarak unutmamak gerekir ki, yüce Allah ŞİRK dışında her türlü yanlışı ve günahı, gerçekten hatadan dönüp tövbe edenler için bağışlayabileceğini bildirmiştir;

“Şüphesiz ki Allah, kendisine şirk koşulmasını asla bağışlamaz. Bunun dışında kalanları dilediği için bağışlar. Kim de Allah’a şirk koşarsa, hiç şüphesiz büyük bir günahla iftirada bulunmuş olur.” (Nîsa/48)

Mehmet TIRPAN

YORUM EKLE