BİZLE YAŞAMAK ZORUNDASINIZ...

Yükümlü Er olarak 1989'da Çankırı'daydım..

O zamanlar bankakartı ve atm falan yoktu, hatta birçok kurumda bilgisayar bile yoktu..

Bir Cuma günü parasız kaldım, görev arkadaşım bana, ben de ona güvendiğimizden mesai öncesi para temin edemedik.. hafta sonunu parasız, dolayısıyla "aç" geçirme ihtimaliyle karşı karşıyaydık..

Görev yerimizin hemen karşısında 60-65 yaşlarında bir bakkal vardı, bazen "peşin" alış-veriş yapardık..

Doğal olarak ilkin bu "komşu" bakkala gidip durumu izah ettim; haftasonu, yani iki gün, yani cumartesi-pazar, yani pazartesi günü mesai başlayana kadarlık bir süre için "bize ekmek falan verir misin" dediğimde hayatımın şokunu yaşadım.

"Kör müydün, pis Kürt, parasız kalmayaydın" diyen o "Hacı Amca" şaka yapmıyordu, net ifadeler ve mimiklerle aşağılıyor, dışlıyor ve kovuyordu..

Halbuki alem bilir "ben Ülkücüyüm, o dönemde Ülkücü yayın olan Yeni Düşünce Gazetesinin yazarıydım" ve o "Hacı Amca" da biliyordu.. ama onun umurunda değildi, çünkü ben Adıyamanlıydım, yani Güneydoğuluydum, yani Kürt kökenliydim..

O vicdansız ve onun gibi bir çok vicdansıza göre "bize ekmek vermek harammış", "Sivas'tan ötesini yakmak gerekmiş"..

Sizce "bir avuç çapulcu" denilen terör örgütü onca yıldır taban kaynağını nereden buluyor, o "Hacı Amca" ve benzeri kişilerin hakaretlerle dışladığı gönlü kırık gençler kolaylıkla "yem" oldular..

Bakmayın siz, benim cahil olmadığıma, o örümcek dolu beyinlerin tüm Türk halkını temsil etmediğini, hatta üç-beş çapulcu olduklarını biliyordum da, bütün gençlerimiz bu gerçeği bilemiyordu.. Onların küsüp dağlara gitme sebebi işte o cahillerdi... bu kişiler yüzünden bunca kardeş kanı döküldü..

Aradan 30 yıl geçti, ilim de bilim de ilerledi...

Çağ atladık, beyler.. çağ!

Şimdi de "karınlarını doyurmak için" ocağınıza düşmüş, kapınıza gelmiş "gariban" çoluk-çocuklardan oluşan ırgatlarımızı mı dövüyorsunuz...

Aklınızı başınıza alın..

Eğer derdiniz milliyetçilikse bunun adı milliyetçilik değil, zorbalık, gericilik, çapulculuk..

Ya bizim kardeş olduğumuzu kabul edeceksiniz, ya da bizi kabul edeceksiniz...

Halen anlamıyor musunuz, (anlayın artık;) bizle yaşamak zorundasınız!

Bizim ektiğimizle karın doyurup, bizim yiğitlerin koruduğu Türkiye topraklarında fosur fosur uyuyup, sonra da bizi mi kovmaya kalkıyorsunuz?

Sizin PKK'den, DAEŞ'ten, FETÖ'den ne farkınız var?

Onların baskısına boyun eğmeyen Doğu ve Güneydoğu halkı size mi boyun eğecek?

Kendinize gelin..

Kendinize gelin...

Kendinize gelin...
...

Bu arada Sakarya Valiliği de bir açıklama yaparak olayı örtbas etmiş, konuyu kapatmaya çalışmış..

Sakarya'daki olayı gizlemek örümcek beyinli sağcı bölücülere cesaret verir, mağdurları da solcu bölücülerin kucağına iter..

Bu tür hak ihlalleri terörü besler, Devlete olan güveni sarsar..

Kısacası sadece "kendini kandırmadır", devekuşu misali kafayı kuma gömmekle eşdeğerdir..

YORUM EKLE