ADIYAMAN'IN YENİDEN YAPILAŞMASI KONUSUNDA BİR GÖRÜŞ...

6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen 7.7 ve 7.6 şiddetli iki deprem sonrası Adıyaman'ın yeniden planlanması konusunda çeşitli görüş ve öneriler ve buna bağlı olarak çalışmalar başlatıldığı bilinmektedir.


Bu konuda bir okuyucum (isminin açıklanmasına gerek olmadığını beyan ederek) aşağıdaki görüş ve düşüncelerini kamuoyunun dikkatine sunmamı istedi...


Ben de bu kardeşimizin çalışmasını aynen proje uygulayıcıların dikkatine sunmaya karar verdim.


Adıyamanlı kardeşimizin yaptığı çalışma şöyle:


"Bölge genel yapısı itibariyle incelendiğinde yüzlek veren litolojiler genellikle kil taşı, kireç taşı, çakıl taşı içeriklidir. Mevcut jeolojik harita ve yukarıda verilen bu bilgi derlendiğinde Adıyaman ilinin genelinde, zemin açısından yapılmaya uygunluk olmadığı aşikârdır.


Adıyaman ilinin mevcut yerleşim yeri incelendiğinde Adıyaman Fay Zone (ADF)'u ve Doğu Anadolu Fay Zone (DAF)'u arasında alüvyon üzerine kurulduğu görülmektedir. Bölgede yıkıcılık bakımından en nitelikli fay zone  DAF'a olan mevcut kent yerleşiminin yakınlığı ortalama 50 km. kadardır. Wank (1998) sıvılaşma olayını fayın 70 km. yarıçapı içerisinde meydana geleceğini belirtmiştir. Bu anlamda kent hem üzerinde bulunduğu zemin, hem faya yakınlığı münasebetiyle sıvılaşmaya uygun konumda bulunmaktadır. En son meydana gelen 6 Şubat 2023 tarihli Mw= 7.7 ve Mw= 7.6 şiddetinde gerçekleşen depremlerin meydana getirdiği yıkım ve il genelinin yapılaşmaya uygun olmaması bilgileri ışığında, yıkımı gerçekleştiren esas unsurun inşaat kalitesi olduğu aşikâr olmaktadır.


Jeolojik harita incelendiğinde tavsiye edilen, şehrin yeni yerleşim noktasında Hoya ve Germav formasyonları zeminin karakteristiğini temsil etmektedir. Bu formasyonlar esas olarak kil ve kireç taşından oluşmaktadır. Kil litolojisi sıvılaşmaya en uygun litolojilerden biridir. Kireç taşı ise kimyasal yapısı gereği su ile temas ettiğinde çözünmeye uygundur. Yeni şehrin DAF Zonuna uzaklığı ise kentin mevcut yerinden daha yakındır. (20 km.) Bu durum olası gerçekleşecek benzer büyüklükteki depremlerde yıkımın daha fazla olmasına sebebiyet verecektir.


Deprem esnasında şehre giriş çıkışların çevre illerden sadece Şanlıurfa üzerinden yapılması deprem zonuna uzaklığının önemini ortaya koymaktadır. Öyle ki, ulaşım yapıları zarar görmeyen tek güzergâh olan Şanlıurfa-Adıyaman yolu depremin gerçekleştiği fay zonuna en uzak olan güzergâhtır. Bu da şehrin kuzeye değil, güneye taşınması gerektiğinin önemli bir ispatıdır. Lakin yukarıda da belirtildiği gibi yıkımın sebebinin Adıyaman ili üzerinde özelinde şehrin konumu ile değil, daha çok inşaat kalitesiyle alakalı olduğu görülmektedir.


Bölgede kaydedilen deprem verileri doğrultusunda DAF ZONE'unun yıllık 8 mm. ilerlediği kaydedilmiştir. Bu veri, meydana gelen depremin ancak 500 yılda bir gerçekleşeceğine işaret etmektedir. Tarihi kaynaklar da incelendiğinde bölgede meydana gelen bu büyüklükteki son depremin 16. yüzyılın ilk çeyreğinde meydana geldiği görülmektedir.


Bütün bu sebepler göz önünde bulundurulduğunda şehrin konumunun değiştirilmesi deprem haritalarından da göreceğimiz üzere oldukça sakıncalıdır."


(Sevgili okuyucularım, bu konuda uzman değilim, yorum yapma hakkım da yok; konu uzmanların tartışmasına açık olup ilimiz açısından hayırlara vesile olacağını umarak yayınlıyorum.)


Mehmet Emin Danış

YORUM EKLE