ADIYAMAN'IN BÜYÜK SINAVI...

Adıyaman, İl olduğu 1954'ten bu yana en ciddi sınavını veriyor. 

Kaybolan mimari dokusuyla birlikte çok ciddi sosyal ve kültürel kayıplarla karşı karşıya. 

Sosyal ve kültürel yapıların/geleneklerin korunacağı ve yaşatılacağına dair en ufak bir iyileşme emaresi yok; görünmüyor.

Bunu bilen ve en iyi biçimde yapacak olanlar bu şehri yönetenler kadar şehrin sivil inisiyatifi ve akli insanları, ama ortada yoklar.

Siyasi irade ve basin/medya bunu görmekten çok uzak. 

Kimler konuşuyor, kimlerle konuşuluyor, belli değil.

Yaşadığı acıyı dindirmekle uğraşırken geleceği doğru inşa etmek çabası ve fikri her iki kesiminde asli vazifesi olmaktan uzaklaşmış. 

Depremin tahrip etmediği, hafızasını etkilemediği kesim yok, farkındayım. Üniversite, meslek odaları, kamu otoritesi hayat öpücüğüyle ayakta.

Tarih bu kadar büyük bir yıkımın olduğu ikinci bir şehir işaret  etmiyor. 

Hayaller, umutlar, ihtiyaçlar tümden gitmiş, yeni hayaller, yeni umutlar, yeni ihtiyaçlar peşindeyiz. 

Bunun yakın ve uzak bir gelecekte bizi karşı karşıya bırakacağı sorunlar hususunda hafzalamızda en ufak bir bilgi/fikir kırıntısı yok.

Günümüz imkanlarıyla mümkün olabilecek modern, yaşanabilir bir çevre ve şehir inşa etme şansımızı elimizden alıp gidiyor maalesef bu kısırlik ve telaş.

Bir an önce kendimize gelmemiz gerekiyor. Hiç kimse, ama hiç kimse kendini bu sorumluluktan alamaz.  
İş insanından tut, berberler odasına kadar herkes sorumlu, herkes çalışmalı.

Topu birbirimize atarak kurtulamayız. 
Bu şehrin bizden alacağı var. Çocukların umutlarını karartmaya hakkımız yok. Barajdan, derelerden,  dağlardan ve tabi ki en önce ve en fazla merkezi bütçeden aslan payı kaparak estetik, sağlıklı, zengin bir şehir inşa edebilir, tarihi ve sosyal alışkanlıklarımızı ve zenginliklerimizi yaşatabiliriz. 

Bütün bunları yapacak güç ve imkana sahibiz. 

Birazcık ceserat, birazcık aklı başında karar kafi. 

Önce kendimize, sonra birbirimize inanacağız. 

Kısır siyasal çekişmeler, sığ fikirler ve şahsi beklentilerimizi ve çıkarlarımız bir kenara itip, Türkiye'nin en güzel coğrafyasında yer alan bu şehri hak ettiği zenginliğe ve güzelliğe kavuşturabiliriz. 

Birbirimizin aklına ve fikrine ihtiyacımız  olduğu bu dönemde hasutluk etmenin manası yok. Kendimize de şehre de zarar veririz.

Kim doğru düşünüyor, kim farklı konuşuyor, kim faydalı oluyorsa buyursun gelsin. 

Partisi, inancı, mezhebi ne olursa olsun. Yaşı, eğitimi, ekonomisi ne olursa olsun. Yeter ki dogru, yeter ki faydalı olsun. 

Adıyaman ciddi bir kararın eşiğinde. 
Ya çocukça kavgaların ve oyunların kurbanı olacak; kaybedecek ya da bütün tabuları yıkacak, yenilikçi, faydalı, medeni kararlar ve kişilerle ebediyen kazanacak.

Suat Tekin

YORUM EKLE