ADALET MERHAMETSİZ OLUR MU?

Dün bi filmden mi, diziden mi nerden olduğunu bilmediğim bir kesit izledim. Hukuk fakültesinde geçiyor mevzu. Öğretmen geliyor, sınıfta konuşan bir çocuğu tersliyor ve ona “tahtaya çık” diyor, Çocuk diyor: “hayır çıkmam”…

Öğretmen diyor ki: “ya çıkarsın ya da bir daha dersime giremezsin”, Çocuk “ama bu benim dersten kalmam demek” diyor, Öğretmen de diyor ki: “İşte, ya tahtaya çıkarsın ya da dersten kalırsın”… Çocuk böylece siniyor ve tahtaya çıkıyor.

Sonra öğretmen sınıfa “hukuk nedir” diye soruyor, üç-beş cevaptan sonra "adaleti sağlamaktır" diyen bir öğrencinin cevabı üzerine ilerletiyor konuşmasını: “Yarının hakimi, savcısı, avukatı olacaksınız” diyor. “Ben arkadaşınıza adil davrandım mı?”

“Hayır”diyorlar.

“Peki, neden sesinizi çıkarmadınız” diye soruyor…

Dünden beri kafamda dönüp duran başka bir video var. Bizim grupta izledim. Gelinle damat bir oyun oynuyor ve gelin damadı yeniyor. Damat toplum içinde karısına yenilmeyi kaldıramıyor, yumruk atıyor geline!

Gelinin yanındaki bir-iki kişi götürüyor ağlayan gelini. Akıbetinden haberimiz yok tabi; “olur böyle şeyler kızım hangimiz yumruk yemedik mi” dediler, “nikahta keramet vardır çocuk olunca düzelir mi” dediler, “zamanla huyuna alışırsın mı” dediler, “gelinlikle çıktın bi kere” mi dediler... orasını bilmem.

Ben neden orada bir kişinin bile damada müdahale etmediğine takıldım:

Kimsede merhamet yok muydu ya da kimse cesur değil miydi koca salonda?

Böyle durumlara bizzat şahit olmuşluğum da vardır. Durduğum yerde nefesim kesilene kadar ağlamışlığım ama “sen napiyosun lan” diyememişliğim…

Ya… Zaten böyle böyle soğudum kendimden…

Ama aynı ortamda olan bir sürü erkek de sesini çıkarmamış, görmezden gelmişti. Yalan yok beklemiştim onlardan ama kılları kıpırdamamıştı. "Karı koca arasına girilmez" sözüne binaen heralde…

Şimdi kendimi de sorguluyorum aslında, ben neyden korkuyor da siniyorum? Bu hal de geçmişimdeki basıklığa mı dayanıyor.

Mesela n’olur?

Kadın adama bağırıp çağırıyor, küfrediyor toplum içinde; çıkıp “hey hey kendine gel, sen kendini ne sanıyosun ya, sen kimsin köpek?!..” desem…

Adam sinirli, eee napar?

Kalkıp beni döver mi, bana da söver mi?

Dövdü-sövdü diyelim rezil olduğumu mu düşünürüm,bedenim mi acır?

Bedenimin acısı geçmez mi, bu rezillik bana mı ait olur?

Hadi çıksın manyağın biri, beni öldürsün orda!

Yav zaten yaşadığımız ne ki , hiç değilse onur yüklü bir ölüm olmaz mı?

Ben neyden korkuyorum peki, ses çıkarıp da yaşayacağım ihtimaller şu içimde biriken kirlerden daha mı çok acıtır canımı?

Hadi beni geçtim, erkekler neyden korkuyor? Neden böyle durumlarda müdahale etmiyorlar? Yav karı-koca arasına girilmez diye adam kadını yerlerde mi sürüsün, öldürsün mü?

Farzı misal o..luk yapmış olsun kadın, bunun dahi cezası bu muamele midir?

“Sen kimsin ceza kesecek” diyen bir kişi çıkmaz mı?

Aileler; özellikle baba, kardeş, amca, dayı...yani siz neyin adamlığındasınız? Sizin aslında korumakla mükellef olduğunuz bir parçanız böyle şeylere maruz kalırken o boğazınızdan yediğiniz lokmalar nasıl geçiyor, nasıl uyuyorsunuz geceleri?

Her şey neden sıkıntı çekmeyelim diye, biz sıkıntı çekmeyelim diye? Yani “birinin dünyası zehir olmuş bize ne” di mi?..

Adalet olmayınca merhametin de anlamı kalmıyor böylece. Oturduğumuz yerden dualar etmekle, ağlamakla, içimizin yanmasıyla hiçbir şey refaha kavuşmuyor, kavuşmaz, mümkün değil kavuşması.

Kurt kuzuyu yerken sessiz kalanın kurttan farkı yoktur derler ya belki de vardır. Belki de biz ondan daha korkak, daha acımasızız. Belki de biz sadece yazarak bir şeyleri değiştireceğine inanan koca koca aptallarız!

Ya gerçekten bir şeyler değişsin istemiyoruz/ kendimizi kandırıyoruz ya da sadece kendimizi düşünüyoruz…

Bu durumda da yine ortaya iki soru çıkıyor: Nasıl geçiyor yediğimiz lokmalar boğazımızdan ve nasıl uyuyoruz geceleri?

Hamdiye Kazdal DELİHASAN

YORUM EKLE