40 YAŞ ÜSTÜ İNSAN KONUSU…

Dün akşam eve gelirken arabada radyoyu açtım da, çünkü ben sürmüyorum arabayı, manzara da ezbere bildiğim köy yolu, e..  konuşsam çenem ağrıyor, telefona bakınca da midem bulanıyor, napim ben de radyoyu açtım…

Birisi mesaj göndermiş sunucuya "50 yaşını aşan kişilerin aşk yaşamasına karşıyım, her şeyden elini eteğini çekmeli bu yaştan sonra insanlar, ayrıca 60’tan sonra reflekslerde zayıflama olduğu için araba bile sürmemeleri lazım" diye…

Sunucu da bunun üstüne dinleyicilerden yorum almak istediğini söyledi, sonra da "ben her gece sarhoşum derdimden böyle"yi çaldı.

Şarkı bitene kadar eve geldik. Ben taktım kafayı buna…

Şimdi bazı gerizekalı tipler var böyle, henüz ulaşmadığı, ne olduğunu bilmediği, başına gelmeyen konuyla ile ilgili yorum yapmaya bayılırlar. Çok sinir olurum böyle insanlara, gerçi ben genelde insanlara sinir oluyorum o da ayrı mevzu…

Duygusallığın yaşı mı olur hiç anlamıyorum, bana öyle geliyor ki, yüz yaşında bile aşık olabilir insan, yaşasa iki yüz yaşında bile olabilir. Birini beğenmek, ondan etkilenmek... üzgünüm ama bu önüne geçebilecek bir şey değil bence. Karşılıklı ilişki olmaz, yani eyleme dökülmeyebilir o ayrı  mesele, belki eyleme dökülebilir de.. o da ayrı; mesele bu da değil zaten.

Saçının akından, teninin kırışığından ruhunun haberi bile olmuyor insanın. Hatta yaş aldıkça hisleri daha derin yaşıyorsun. Daha sıkı sarılıyorsun hislerine.  Çocuklarını daha şefkatle seviyorsun, daha şen kahkaha atıyorsun, ağlamanı saklamak için uğraşmıyorsun… Yorulmuşsan yorulmuşsundur, enerjiksen dört dönüyorsun...

Mesela the walking dead Daryl 'ı seksen yaşında da görsem içim gider benim, azalan reflekslerim içimin umrunda bile olmaz. Hapşırır donuma işerim, öksürür donuma işerim, belim iki büklüm olur, kafamı şişiren torunlarımın evlerine defolup gideceği saati iple çekecek kadar huysuz olurum ama yine de güzele güzel derim…

Bence insanların tamamına yakını böyle şeyleri hisseder ama söylemez.

Mesela geçen ışıklarda arabanın önünden bir kadın geçti, (insan demek günah) o kadar güzel. Mini etek giymişti. Ben de dedim “maşallah ya kadın taş gibi”.. Eşim Sabri dedi ki, “sapık mısın olum sen”… Dedim ki “senin de düşündüğün şeyi dile getirdim diye sapık mı olcam, illa öylesin dersen itiraz etmem ama bence bana bu sıfatı yapıştırmak için daha güzel gerekçeler bulabilirsin.” Herkes gerekçe bulabilir, bu yazıyı okuyan herkes ama hiç umurumda olmuyor biliyor musunuz.

Ben kendimi bildikten sonra kimin ne anladığı zerre ilgilendirmiyor beni. Koltuğa çaya banılan bisküvi gibi yayılmış ceviz yiyorum şu an , beynime de iyi geliyor

Hamdiye Kazdal DELİHASAN

YORUM EKLE